21 Kasım 2024

Posta Güvercinleri Tarihi ve Bakım Yöntemleri

Mesafe Uçucuları - Posta Güvercini

Çok eski dönemlerden beri çeşitli güvercin ırkları dünyada posta güvercini olarak adlandırılmış ve haberleşme amaçlı kullanılmıştır. Günümüzde posta güvercini denildiğinde dünyada son 200 yıldır geliştirilmiş olan ve artık daha çok yarış amaçlı yetiştirilen güvercin ırkı akla gelmektedir. İngilizce'de "Homing Pigeon" adlandırması posta güvercini anlamına gelmektedir. Ancak daha çok yarış amaçlı yetiştirilen modern posta güvercinlerini tanımlamak için "Racing Pigeon" kavramı kullanılmaktadır.

Son yıllarda ülkemizde de görülmeye başlayan ve genel olarak "show postası" şeklinde adlandırdığımız güvercinler, yurt dışında gösteri amaçlı yetiştirilen kuşlardır, Bunlar düz renk, karışık renkli ve kanat kapaklı biçimlerde olabilmektedir. Bu güvercinler ülkemizde "Rus Postası" (German Beauthy Homer), "Kanat kapaklı posta" ya da "Alman Postası" (Sion Racing Homer) ve "Bulgar Postası" gibi adlarla bilinen ırklardır. Bu ırklar "posta" olarak adlandırılmakla birlikte performans güvercini değildir, Uçum olarak kümes üstü uçumlar yapabilir ancak yarış postaları ile karıştırılmamalıdır. Posta Güvercinleri Tarihi ve Bakım Yöntemleri

Posta Güvercinlerinin Kökeni ve Geliştirilmesi

Posta güvercinlerinin gelişimi hakkındaki bilgiler kesin kanıtlara dayanmamaktadır. Genel olarak bu güvercinlerin 1800 yılların başından itibaren Belçika’da geliştirildikleri düşünülmektedir. O yıllarda Belçika'da bu ülkenin eski ırklarından biri olan "Smierel" güvercinleri posta güvercini olarak kullanılıyordu. Smierel ırkının orijin olarak Owl ırkı güvercinlerden köken aldığı bilinmektedir. Posta güvercini yarışlarının yaygınlık kazanmasına bağlı olarak bu ırk geliştirilmeye çalışıldı. Bu amaçla Dragon ırkı ve bazı taklacı güvercinlerle kırılarak ırka uzun uçuş özellikleri katılmaya çalışıldı.

Bu çalışmalar sonrasında 1815 - 1825 yılları arasında geliştirilen yeni ırka "Antwerp Smierel" adı verildi. Antwerp ırkının yarışlarda daha başarılı sonuçlar almaya başlaması üzerine bu ırk, 1850 - 1875 yılları arasında Runt ve Ortadeğu kökenli olan Carrier ve Bağdadi ırkları ile kırıldı. Elde edilen yeni ırk daha da başarılı oldu. Böylece 100 yıllık bir sürecin sonunda bütün dünyanın kabul ettiği ideal posta güvercini yaratılmış oldu. Sonuç olarak günümüz modern posta güvercinlerinin 1900 yıllarının başından itibaren ırksal anlamda son şeklini aldığını söyleyebiliriz.

Tarihi Gelişim

Posta güvercinlerinin dünya üzerindeki geçmişi ve kullanımı çok eskilere dayanmaktadır. Bu konudaki ilk kayıtlar MÖ 1200 yıllarına kadar gitmektedir. Bu yıllarda Mısır'da güvercinlerden haberleşme amacı ile yararlanıldığı bilinmektedir. Daha sonraki dönemlerde haberleşme amaçlı yetiştiricilik farklı ülkelere de yayılmıştır, M.Ö 300 yıllarında Çin’de güvercinlerle bütün ülkeyi kapsayan bir haberleşme agı kurulmuştur. Bu yıllarda özellikle savaş sırasındaki haberleşmelerde güvercinler önemli bir rol oynamıştır. Cengiz Han’ın da seferleri sırasında posta güvercinleri kullandıgı bilinmektedir. Bagdat halifelerinin de güvercinlere çok değer verdiği eski kaynaklarda belirtilmektedir. Suriye’nin güçlü hükümdarı Nureddin (1146 - 1174) Mısır’da yıllarca çok iyi işleyen bir güvercin posta şebekesi kurmuş olması ile ünlüdür. Bu amaçla kullandığı güvercinlerin ayak ve gagalarını kendi şifreleri ile işaretlediği bilinmektedir. Kullandığı güvercinlerin Irak’tan getirilen boyunları renkli ve benekli beyaz güvercinler olduğu bilinmektedir. Eski Yunan ve Roma’da da savaşlar sırasında güvercin kullanımı yaygındır. islam öncesi Orta Asya’da bulunan Türk devletleri ile Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlılarda da güvercinler hem haberleşme hem de güzellikleri için yetiştirilmişlerdir.

Türklerde Posta Güvercini Kullanımı

1000 li yılların başlarından itibaren Ortadogu bölgesinde yerleşmeye başlayan Büyük Selçuklular, Tuğrul beyin 1055 yılında Bağdat’ı almasıyla ile birlikte bölgeye bütünü ile egemen olmuşlardır, Bu yıllarda Bağdadi güvercinleri Türkler tarafından posta amaçlı olarak kullanılmaya başlamıştır, Daha sonra 1. Haçlı seferi olarak bilinen ve 1098 yılında Kudüs'ün alınması ile son bulan savaşlar sırasında Türklerin, Bağdadi güvercinleri aracılığı ile haberleşmeyi sağladıkları bilinmektedir. 1169 yılında Eyyubi hanedanlığının ilk hükümdarı olarak Mısır’a hükümdar olan Selahaddin Eyyubi'nin haçlı orduları ile olan savaşları sırasında ve özellikle de III. Haçlı ordularının 1191'de Akka kuşatması sırasında bütün haberleşme sisteminin Bağdadi güvercinleri ile sagladığı tarihe geçmiştir.

Haçlı orduları vurdukları bir güvercin sonrası bu haberleşmenin varlığını ortaya çıkarabilmişlerdir. Bu olaydan sonra o yıllarda Avrupa’da unutulmaya yüz tutmuş olan posta güvercini ile haberleşme geleneği, yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır, Bu amaçla 1191’den sonra bazı Bağdadi güvercinleri Haçlı orduları aracılığı ile Avrupa’ya götürülmüştür. Bağdadi güvercinlerinin Avrupa’ya ilk gönderilmeleri bu şekilde gerçekleşmiştir. Bağdadi ırkı sonraları 1800’lü yılların başlarında bugünkü modem posta güvercinin elde edilmesi sırasında kullanılan ırklardan biri olmuştur.

1190 yıllında Bizans imparatorluğu aracılığı ile Anadolu’ya hakim olan Haçlı orduları, İskenderun ile İstanbul arasında Bağdadi güvercinlerini kullanarak bir haberleşme sistemi yaratmayı başarmışlardır. Bağdadi güvercinlerinin Anadolu’da kullanımları 1200’lü yılların başında bu şekilde başlamıştır.

Osmanlı Devleti’nde Posta Güvercini Kullanımı

l300’lü yılların başında Anadolu’da egemenlik kuran Osmanlılar, haberleşme amaçlı Bağdadi güvercini kullanma geleneğini sürdürmüşlerdir. Osmanlı ordularının seferleri sırasında sepetler içinde birçok güvercin taşındığı ve bunların haberleşme amacı ile kullanılan Bağdadi güvercinleri olduğunu tarih kitapları yazmaktadır. Bu dönemde Anadolu’da yapılan kalelerin bazılarında posta güvercinleri ile haberleşme amaçlı güvercinlikler inşa edilmiş olması konunun önemini göstermektedir. (Bunların güzel bir örnegini Adıyaman’da Memlük egemenligi döneminden kalma Yeni Kale'de görebiliriz.)

Bağdadi güvercinleri o dönemlerde çok kıymetliydi. Bugün de aynı şekilde ülkemizde değer verilen güvercin ırklarından biridir. Uzun uçması ve yuvasına bağlılığı onu, iyi bir posta güvercini haline getirmiştir. Anadolu’da eski devirlerde "salma kuşu" olarak kullanılmıştır. Bir yere yuvasını yaptıktan sonra, başka bir yere alışması kolay değildir. Aradan yıllar geçse bile bıraktığınızda ilk yuvasına dönmesiyle ünlüdür. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde 1600'lü yıllarda Bursa’dan bırakılan kuşların İstanbul’a hemen ulaşabildiklerini belirtmektedir.

Osmanlı Devleti’nde posta güvercinleri kullanımı ile ilgili güzel bir olay da Diyarbakır’ın Osmanlı topraklarına katılması sırasında yaşanmıştır. Şah İsmail ve onun denetimindeki Karahan komutasında bulunan İran orduları, Diyarbakır kalesini kuşatmıştır. Kale halkı kuşatmaya karşı direnmiş ancak açlık ve kıtlık sonucu teslim olma noktasına gelmiştir. Tam bu noktada halkın imdadına bir posta güvercini yetişmiş ve Osmanlı ordusunun Bıyıklı Mehmet Paşa komutasında büyük bir ordu ile Istanbul’dan yardıma geldigi haberini getirmiştir. Bunun üzerine halk direnişe devam etmiştir. Bu ordunun Diyarbakır’a ulaşması sonrası 10 Eylül 1515’de Diyarbakır Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bu tarihten sonra her 10 Eylül gününde Diyarbakır’da kurtuluş şenlikleri düzenlenmesi bir gelenek haline gelmiştir. Bu şenliklerin en önemli özelliklerinden biri de güvercin yarışmaları düzenlenmesi ve yarışı kazananlara ödül olarak altın verilmesidir. Bu gelenek, Diyarbakır’da 400 yıl yaşatıldıktan sonra ne yazık ki Birinci Dünya Savaşı’nın kıtlık dolu yılları ve onu izleyen Cumhuriyet döneminde unutularak terk edilmiştir.

Osmanlı Devlet arşivinde yer alan güvercinlerle ilgili belgelerde posta güvercinlerinin askeri amaçlarla kullanımına dair çok sayıda belge bulunmaktadır. Bu belgelerden bazılarına burada yer vermek istiyorum. Bu konuda elimizdeki en eski belge 1890 tarihlidir. Bu belgede Osmanlı ordusunda askeri amaçlı posta güvercini yetiştirilmesi öngörülmektedir. Bu tarihten itibaren Osmanlı ordusunun posta güvercini alımları yaptığı ve bunların eğitimi ile ilgili çalışmalar yürüttüğünü görmekteyiz.

1897 tarihli bir belgede "güvercin posta muhafazası" adlı bir icadın Paris’teki Osmanlı büyükelçiliğine gönderildiğini öğreniyoruz. Belgeler arasında 1895 yılında yazılmış "Posta Güvercinlerinin Terbiyesi" adlı bir makale, konunun üzerinde ciddiyetle durulduğunu gösteriyor. Savaş zamanı Kerç ile Kefe ve Sivastopol arasında haberleşmede kullanılmak üzere posta güvercini eğitildiğini 1898 tarihli başka bir belgede görüyoruz. 1895 tarihli bir belgeden ise, Rus filosunun Karadeniz'deki manevraları nedeni ile İstanbul ve Nikolajow veya Sivastopol arasında haberleşmenin sağlanması amacı ile Büyükdere’deki Rus büyükelçisinin konağının bahcesine bir posta güvercini istasyonu kurulduğunu öğrenmekteyiz.

Bu yıllarda posta güvercinleri Osmanlı ordusunda askeri amaçlarla kullanılmakla birlikte ordu içinde sistemli bir organizasyon bulunmadığı anlaşılmaktadır. Posta güvercinleri bu dönemde resmen Osmanlı ordusunda bir haberleşme aracı olarak tanınmış değildir. Çıkartılmış olan bazı talimnameler ile konu düzenlenmiş durumdadır. Ancak ordu içinde bu konuda bir sistem kurabilme çabaları gözlenmektedir. Bu amaçla 16 Ekim 1901 tarihinde ordu içinde "Türkiye Güvercin Postaları" kurulması için bir karar alınmışsa da düzgün bir askeri yapılanma oluşturulamamıştır. Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) ve sonrasında Milli Mücadele döneminde de orduda haberleşme amaçlı güvercinlerden yararlanıldığı bilinmektedir. Hele telsiz ve telefon görüşmelerinin yapılamadığı anlarda posta güvercinleri çok ise yaramışlar ve savaş sonrası hizmetlerinden ötürü bazı güvercinlere madalya bile verilmiştir.

Avrupa’da Güvercin Postaları

1900’lü yıllara gelindiğinde, Avrupa’da Posta güvercini kullanımının oldukça gelişmiş olduğu görülmektedir. 1870-1871 yılları arasında bir yıllık süre içinde Avrupa’da posta güvercinleri ile taşınan posta sayısı, 115.000 resmi ve 1 milyon gayri resmi olmak üzere 1.115.000 bin kadardır. İlgililerin o yıllarda yaptığı bir hesaba göre, bir yıl içinde taşınan bu mektuplar eğer kitap haline getirilmiş olsaydı 500 ciltlik bir kütüphane oluşturabilirdi. Bu kadar çok mektubun taşınabilmesi Mösyö Drajon adlı bir kişinin geliştirdigi "Hardbin" yöntemi ile gerçekleştirilebilmiştir.

Bu yöntemde güvercinlerle gönderilecek mektuplar fotoğraf tekniği kullanılarak 1/800.000 oranında küçültülebiliyordu. Bu yöntemle çekilen fotoğraflar, jelatin bir zar üzerine nakledildikten sonra, bu zar bükülerek. bizim şu an kullandığımız ilaç tüplerine benzer ağzı kapaklı alüminyumdan yapılma bir kap içine koyuluyordu. Bu küçük tüp güvercinin ayağına ya da kuyruk teleklerinin ortasındaki tüylerden birine bağlanıyordu. Eğer ayağa bağlanacaksa kuşun dengesini yitirmemesi için her ayağa birer tüp bağlanmaktaydı. Tüplerin baglanması sırasında balmumuna batırılmış ipler kullanılmaktaydı. Güvercinler varması gereken yere ulaştıktan sonra, postanın okunabilmesi için. amonyaklı su içinde işleme tabi tutulması gerekiyordu. Bu sistem sayesinde gerçekten çok sayıda mektup aynı anda ve süratli biçimde taşınabilmiştir.

Cumhuriyet Yıllarında Ülkemizde Posta Güvercini Yetiştiriciliği

Osmanlı sonrası Cumhuriyetin ilk yıllarında da ordu içinde posta güvercinlerinin önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. 1923-1928 yılları arasında bu konuda Osmanlıca olarak yazılmış 3-4 kitap olması dikkate değerdir. Bu kitaplardan biri de, Nuri Halil adlı bir yüzbaşımız tarafından yazılmış olan 48 sayfalık 1925 tarihli kitaptır. "Muhabere vasıtalarından güvercin usul-i talim ve terbiyesi" adını taşıyan bu kitaptan öğrendiğimize göre 1925 yıllarında ordu içinde bir takım düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte henüz ciddi bir yapılanmanın oluşturulamadıgı anlaşılmaktadır.

1931 ve 1936 yılları arasında Cumhuriyet arşivi kataloglarında posta güvercini yetiştiriciliği ile ilgili çeşitli kayıtlar bulunmaktadır. Bu kayıtlardan o dönemde posta güvercini alışverişinin Rusya ile yapıldığı anlaşılmaktadır. Rusya’dan güvercin istasyonları, muhabere malzemeleri, güvercin maskeleri ve selloloit halka (Marka) alındığı bu kayıtlarda görülmektedir. 1936 yılına ait bir kayıtta 5000 adet selloloit halka sipariş edilmiş olması ordunun posta güvercini sayısı hakkında kısmen bir fikir vermektedir. 1938 ve 1953 yıları arasında Türk Ordusunda posta güvercini yetiştiriciliğinin daha da yaygınlaştığını konu ile ilgili bazı belgelerden anlamaktayız. Özellikle 2. Dünya savaşı yıllarında, savaş sırasında posta güvercini kullanımının dünyada yaygınlaşmasına paralel olarak ülkemizde de bu konuda bir hareketlenme yaşandığı görülmektedir. Emniyet Genel Müdürlügü arşivinde bulunan bazı belge ve yazışma kayıtlarından anladığımıza göre 1954 yılı başında Türk Ordusunda posta güvercinlerinin muhabere (haberleşme) amaçlı kullanımına son verilmiştir.

Günümüzde posta güvercini yetiştiriciliği daha çok sportif ve yarış amaçlı olarak yapılmaktadır. Posta güvercini yetiştiricileri dünyada çok ciddi ve büyük örgütsel donanıma sahiptirler. Dünyanın neredeyse her ülkesinde kulüpleri bulunmaktadır. Ülkemizdeki posta güvercini yetiştiricileri de son yıllarda hızla örgütlenmekte ve çeşitli dernek, kulüp gibi organizasyonlar altında toplanmakta ve yarışlar düzenlemektedirler.

Casus ve Prupagandist Posta Güvercinleri

Konu iletişim olduğunda işin içine başlangıçta tahmin edilemeyen bazı hususlarda katılabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulduğu dönemlerden itibaren stratejik önemi nedeni ile ceşitli casusluk ve özellikle de 2. Dünya savaşı sonrası soğuk savaş yıllarında SSCB kaynaklı propaganda faaliyetlerinin etkisi altında kalmıştır. Bu faaliyetlerde birçok aracın yanı sıra posta güvercinleri de kullanılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü arşivleri incelendiğinde bu konuda şaşırtıcı belgeler ile karşılaşılmaktadır. Bu belgeler, Türkiye içinde yabancı ülkeler adına çalışan casuslara yurt dışından gönderilen haberlerden, sadece propaganda amacı ile gönderilen çeşitli mektup ve broşürlere kadar değişiklik göstermektedir. Posta güvercinleri ile sürdürülen bu tür faaliyetlerin saptanması üzerine, Türk yetkili makamları ceşitli önlemler alarak korunabilme yoluna gitmişlerdir.

İlk alınan önlem ayağı halkalı her türlü kuşun sağ ve diri olarak bulunması halinde yetkili makamlara teslim edilmesi zorunluluğunun getirilmiş olmasıdır. 1938 yılında o dönemdeki adı Dahiliye Vekaleti olan İçişleri Bakanlığı’ndan bütün valiliklere gönderilen bir belgelerden bunu anlamaktayız. Bu Zorunluluk sonraki yıllarda da bazı değişikliklerle birlikte devam etmiştir. Bu uygulamaya bağlı olarak ele geçen her türlü ayağı halkalı kuşun İçişleri Bakanlığı’na ve posta güvercinlerinin de en yakın askeri garnizona teslim edilmeleri gerekmektedir. Bu uygulama Türk ordusunda kullanılan posta güvercinleri ile yabancı ülkelere ait posta güvercinlerini de içermektedir. (O yıllarda Türk ordusunda haberleşme amacı ile kullanılan posta güvercinlerinin ayağında alüminyum bir halka ve selloloit bir bilezik bulunmaktadır. Alüminyum halka üzerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin simgesi olan T.C işareti ve kuşun numarası yazılıdır.)
Bu uygulama ile casusluk faaliyetleri engellenmeye çalışılırken bazı bilimsel çalışmalar da istenmeden engellenir hale gelmiştir. Çünkü kuşların ayağına takılan halkalar sadece casusluk ve propaganda amaçlı değil, çogunlukla bilimsel amaçlarla takılmaktadır. Bilimsel amaçlarla ve özellikle kuşların göç yollarının saptanabilmesi amacı ile yapılan halkalama Çalışmaları sonucu, bugün kuşlar hakkında birçok bilgi elde etmiş durumdayız. uluslararası ornitoloji (kuşbilim) birliklerinin aldığı kararlar gereği bu tür kuşların taşıdıkları numaraların ait oldukları istasyonlara bildirilmeleri gerekmektedir. Türk hükümetlerinin ilgili birliklerce uyarılması üzerine, ilk tedbir olarak bu konudaki haberlerin basına yansıması yasaklanmıştır, Böylelikle hem ülkemizin uluslararası topluluklarda bilime destek olmayan görüntüsü kısmen engellenmek istenmiş hem de casusların bu bilgileri gazeteden öğrenmelerinin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Çünkü gazete haberlerinde kuşun ayağında bulunan mesaj aynen yayınlanmaktaydı. Bu konuda Emniyet Müdürlüğü arşivinde, İçişleri Bakanlığı tarafından 1938 ile 1960 yılları arasında valiliklere gönderilmiş birçok uyarı yazısı bulunmaktadır. Daha sonra haber taşıyan ayağı halkalı güvercinlerle bilimsel amaçlı halkalı kuşlar birbirinden ayrılma yoluna gidilmiştir. Bilimsel amaçlı kuşların Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji Enstitüsü Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir. Bu konuda bakanlık ve üniversite arasında 1958 tarihli yazışma belgeleri mevcuttur. Üniversite daha sonra bunları biriktiıip yıllık olarak yayınlama yoluna gitmistir. Böylece bilimsel çalışmalara destek olunma yoluna gidilmiştir.

Örneğin 1952 yılı ile 1953 yıllarında ele geçirilen ayağı halkalı kuş sayısı 64 tanedir. İlgili üniversitenin 1961 yılında listeledigi ayağı halkalı kuş sayısı ise 24 tanedir. Bu yıllarda ayağında bir posta muhafazası içinde yazılı bilgiler taşıyan birçok posta güvercini çeşitli şekillerde ele geçirilmiştir. Emniyet Genel Müdürlügü arşivlerinde bu konuda çeşitli belgeler bulunmaktadır. Ben burada konuyu fazla uzatmak istemiyorum ancak ilginç olduğu için bunlardan birkaç örnek aşağıya aktarmak istiyorum.

  • - 12 Kasım 1954, Kırklareli Vize ilçesi yakınlarında bulunan ölü bir posta güvercinin ayağından çıkan Bulgarca notun tercümesii "BOEF bu güvercini salıyorum. Brodileşka patikasında 4305 LOLO’ya söyle bize yemek bıraksın."
  • - 17 Şubat 1944, Kars ili Sarıkamış ilçesi yakınlarında canlı olarak bulunan bir posta güvercininin ayağından çıkan Rusça notun tercümesi: "Haber veriyorum ki 3 parti gönderdim. istikameti iyi tayin ediyorlar. Yumuşak ve hafif bir hava esiyordu. 12.95 kampı"
  • - 21 Temmuz 1938, Edirne’de ele geçirilen bir posta güvercininin ayağından çıkan Arapça notun tercümesi: "Onlar hasları üzerinde uçuşan kuşları, kanatlarını açıp kaparken görmüyorlar mı? O kuşları havada tutan yalnız esirgeyen tanrıdır. O her şeyin iç yüzünü görür. Yoksa esirgeyen tanrıya karşı size yardım edecek askeriniz mi vardı? Siz kafirler ancak aldanmaktasınız. Şayet O rızkınızı tutacak olursa size rızkınızı kim verebilir? Hayır onlar boyun çekmekte ve haktan nefret etmekte ayak dirediler. 16.6,1938"
  • - 20 Mart 1939, Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde yakalanan Fransızlara ait bir posta güvercininin ayağından çıkan Fransızca notun tercümesi: "14 3 1939 saat 22 - 23 raddelerinde Meydanekbez’e 40 müsellah hücum ettiler. Müsellahlar 200 mermi endaht ettiler. Hasarat yoktur. Bir kadını sag omzundan yaraladılar. Müsademeden evvel telefon hatları Meydanekbez’e 2 km. kala kesilmistir..." Bu notun Kürtdagında harekat yapan Fransız birliklerinin kendi iç haberleşmesi oldugu belirlenmiştir.
  • - 12 Ekim 1958, tarihinde Edirne ili ismailce bölgesinde yakalanan bir posta güvercininin ayağından çıkan Bulgarca notun tercümesi: "Fişre’de traktör, nöbette 2 adam"

Posta Güvercini ile Haberleşme Nasıl Yapılır?

Posta Güvercini ile Haberleşme Nasıl Yapılır?Genellikle güvercin yetiştiriciliği üzerine bilgisi olmayan kişilerin en çok merak ettikleri soru sanırım budur. Günümüzde posta güvercinlerinin haberleşme amaçlı kullanımı pek kalmamıştır. Haberleşmenin yerini yarış amaçlı kullanımlar almıştır, Eğer posta güvercinleri haberleşme amacı ile kullanılacaklarsa, bu sistem, duruma göre tek taraflı ya da iki taraflı olarak iki şekilde düzenlenebilir.

Tek Taraflı Düzenleme

Bu düzenlemede, iki nokta bulunur. Bunlardan biri sabittir, diğeri ise değişebilir. Sabit nokta haberin gideceği adrestir. Bu adres kuşun yetiştirildiği, yuvasının ve eşinin bulunduğu yerdir. Değişken nokta ise kuşun uçuş mesafesi içerisinde herhangi bir yer olabilir. Özetle kuş yuvasından alınır ve uçuş mesafesi içerisinde herhangi bir yere götürülüp beslenmeye başlanır. Dikkat edilecek nokta kuşların eş olarak alınmaması gerekliliğidir. Eşlerden sadece biri götürülür, Diğer eş yuvada bırakılır, Kuş götürüldüğü yerde uzun süre bulundurulabilir. Bu süre 1-2 sene hatta daha fazla bile olabilir. 5-10 yıl sonra yuvasına geri dönen kuşların olduğu bilinmektedir. Kuş götürüldüğü yerde başka bir güvercinle eşleştirilmez ve tek olarak bakılır. Bu kuş bırakıldığında mutlaka ilk yuvasına ve ayrıldığı eşine geri döner. Böylece kuşu götüren kişi, kuşun ayağına haber bağlayarak serbest bıraktığında kuşun ilk yuvasının bulunduğu yere haber gönderebilir. Eskiden savaşlarda ön cephede hareketli halde bulunan birlikler, sabit olan merkez karargahları ile bu şekilde haberleşiyorlardı. Günümüzde düzenlenen posta güvercinleri yarışmalarında kullanılan yöntem ve mantık aynıdır.

İki Taraflı Düzenleme

Bu düzenlemede de iki nokta vardır ancak noktaların ikisi de sabittir. Örneğin biri Ankara’da diğeri Konya’da bulunan iki posta güvercini yetiştiricisi karşılıklı olarak kuşlarını değişirler. Değişim sırasında kuşlar eş olarak değil tek olarak verilirler. Değişilen kuş sayısı kadar haber gönderebilme olanağı bulunmaktadır. Böylece Ankara’daki yetiştirici Konya’dan getirdiği kuşu salıverdiğinde kuşun gideceği adres bellidir. Haber Konya’ya ulaşır. Konya’daki yetiştirici de buna cevap vermek isterse, Ankara’dan getirdiği güvercinlerden birini salıverir. Böylelikle sabit iki nokta arasında karşılıklı haberleşme sağlanabilir. Dikkat edilmesi gereken nokta kuşların götürüldükleri yeni yuvalarında başka kuşlarla eşleştirilmemeleri ve tek olarak bakılmaları gerektiğidir, Eskiden savaşlarda birbirinden belli bir uzaklıkta bulunan iki kale arasında haberleşme bu şekilde sağlanıyordu.

Posta Güvercinleri Yönlerini Nasıl Buluyor?

Genel olarak güvercinlerin ve özellikle de cok uzun mesafeleri kat eden posta güvercinlerinin yönlerini nasıl buldukları hep merak edilen, hayret uyandıran ve gizemli bir konu olma özelliğini korumuştur, Bu konuda zaman içinde çeşitli görüşler ileri sürülmüş ve birçok deney yapılmıştır. İlk önceleri güvercinlerin yeryüzü şekillerini ezberledikleri üzerinde durulmuştur Daha sonraları ise güneşin ve yıldızların konumlarına bakarak yönlerini ayarlayabildikleri saptanmıştır. 1947 yılında geliştiren yeni bir varsayıma göre de güvercinlerin yerin manyetik alanını yön bulma amacı ile kullanabildikleri ortaya çıkartılmıştır.

Dünyadaki manyetik alan, yer kürenin çekirdeğinde erimiş halde bulunan ve hareketli olan demirden kaynaklanmaktadır. Bu manyetik alan, yer kürenin içinden, okyanuslardan ve atmosferden geçerek bir kutuptan diğerine ulaşan oval biçimli akış çizgileri şeklindedir. Bu aynı bir mıknatısın kutupları arasına demir tozları serpiştirildiğinde oluşan çizgilere benzemektedir.
Yeryüzündeki manyetik akım çizgileri, jeomanyetik ekvatorda yatay durumdayken, kuzeye ve güneye doğru gidildikçe daha dik açılarla kesişir konuma gelir. Alanın şiddeti kutuplara yaklaşıldıkça altar. Ekvatorda ise daha zayıftır, Dünyada yaşayan bazı canlıların bu alanın şiddetini ve eğim açısını saptayabilen Manyereseptör adı verilen alıcılara sahip olduğu deneylerle belirlenmiştir. Bu alıcılara sahip canlıların bu sistemi yer küre üzerinde alan bulmakta kullandıkları saptanmıştır. Bu tür alıcılara sahip olan canlılar arasında bazı mikroorganizmalar, kuşlar, balinalar, bazı balıklar bulunmaktadır.

Bir tür iç pusula olarak adlandırabileceğimiz bu sistem, güvercinlerde sinir sistemine yuvalanmış kücük manyetik mineral birikimleri ile sağlanmaktadır. Güvercinlerin kafatasları ile beyinleri arasında bulunan bu ferromanyetik tanecikler, yerin manyetik alanın karşı duyarlı birimlerdir. Pusulanın ibresi gibi düşünebileceğimiz bu mineral tanecikleri, yeryüzünün manyetik alanındaki değişimlerden etkilenmekte ve ilişikte bulundukları sinir hücrelerinde bir implus (uyarı) meydana getirmektedirler. Bu impluslar sinir sistemi aracılığı ile beyine iletilmekte ve güvercin gerekli hareketleri gerçekleştirmektedir.

1947 yılında geliştirilen bu varsayım uzun yıllar genel kabul gümüştür. Ancak son dönemde bu konuda yeni bir varsayım daha ortaya atılmıştır. Bu varsayıma göre güvercinler, koku duyguları sayesinde hedeflerine ulaşabilmektedirler. Koku varsayımı ilk kez 1972 yılında F. Papi tarafından ileri sürülmüş ve 1980 yılında Almanya’da Hans Wallraff tarafından hafifçe değiştirilerek son halini almıştır. Bu varsayıma göre her cografi bölgenin uçucu maddelerden oluşan kendine özgü bir kokusu vardır. Yapılan araştırmalar güvercinlerin yön bulmasına yarayan kokuların havada aerosol halinde değil, molekül halinde bulunduklarını ortaya çıkartmıştır.

Posta güvercinlerinin bu kokuları tek tek tanıdıkları düşünülmektedir. Bu güvercinlerin yavrularının bile farklı yönden esen rüzgarların, farklı kokular taşıdığını daha uçmaya başlamadan öğrendiği ve yaşadığı bölgenin bir koku haritasını çıkarttığı kabul edilmektedir. Uçmaya başladıktan sonra ise, farklı bölgelerin kokularının bu haritaya ilave edilerek haritanın geliştirildiği varsayılmaktadır. Bu konuda birçok deney yapılmakta ve varsayım desteklenilmeye çalışılmaktadır. Özellikle koku alma duyuları geçici olarak köreltilen güvercinlerin tanımadıkları bir bölgeden geri dönemedikleri gözlenmiştir. Ancak bölgeyi önceden tanıyorlarsa geri gelebilmektedirler. Bugün koku varsayımı genel olarak kabul edilen bir görüş durumundadır. Ancak diğer yön bulma yetileri ile birlikte ve duruma göre kullanıldığı düşünülmektedir. Bu konudaki çalışmalar ve araştırmalar devam etmektedir.

Fiziki Özellikleri

Posta Güvercinleri Fiziki ÖzellikleriPosta güvercinleri sportmen yapıları, dik duruşları ve güçlü görünümleriyle ilk bakışta dikkatinizi çekerler. Göğüsleri geniş yapılı ve öne cıkıktır. Bacakları yay gibi gergin duruşludur, Normal güvercinlere (yabani güvercin) göre biraz daha iri yapılı ve gramajlı olurlar. Vücut ölçüleri genel olarak birbiriyle orantılı ve uyumludur. Kanatlarını kuyrukları üzerinde taşıyan bu ırkta kulyrukları telek sayısı 12'dir. Ayaklar paçasızdır. Bazen "tozluk" tabir edilen şekilde yarım paçalı olanlarına da rastlanır. Ayaklar açık kırmızı renklidir. Künye ölçüsü 8 mm’dir. Ayakların pulsuz olması önemlidir. Ayak parmakları biraz uzun yapılı olabilir.
Posta güvercinlerinin yaşam süreleri 10-15 yıl kadardır. Posta güvercinlerinde kuşun soyu çok önemlidir. Her kuşun bir seceresi vardır. Kuşlar daha 7-8 günlükken ayaklarına künye takılır. Takılan künyelerde kuşun hangi soydan geldiği bellidir. Bu künyenin karşılığı olan bir de kart olur. Buna "Pedigre" denilir ve bir çeşit kuşun nüfus kağıdı gibidir. Posta güvercini yarışlarına katılanlar, soyu belli olmayan (pedigresiz) kuşlara güven duymazlar. Bu tür kuşlar taşıdıkları belirsizlik nedeniyle degersiz olarak görülür.

Baş ve Gaga: Posta güvercinlerinin kendine özgü karakteristik bir kafa biçimi vardır. Alın, gaga bitiminden itibaren belirgin bir alın çukurluğu oluşturmaksızın düz denebilecek biçimde devam eder ve baş ile birleşir. Kafa düzgün ve yuvarlak biçimlidir. Kafa üzerinde arka ve öntepe gibi uçuşu engelleyecek tüy yapılanmaları bulunmaz. Gaga orta uzunlukta ve biraz kalın yapılıdır. Gaga rengi kuşun rengine göre siyah ya da açık kemik renginde olabilmektedir. Gaga orta çizgisini göze dogru hayali olarak devam ettirdiğinizde bu çizginin gözün ortasından geçiyor olması önemlidir. Gaga üzerinde bulunan "cere" bazı posta güvercinlerinde daha belirgin yapılı olabilmektedir. Cerenin beyaz renkli ve pürüzsüz yapıda olmasına dikkat edilir.

Gözler ve Göz Teorisi: Posta güvercinlerinde göz rengi kırmızıdır. Gözler son derece canlı ve parlak olmalıdır. Göz renkleri mat ve donuk olan kuşların Sağlık problemleri olması muhtemeldir. Bu güvercinlerde göz rengi ve göz içi renk yapılanması, yetiştiriciler arasında kuş seçiminde önemli kriterlerden birini oluşturur. Posta güvercinlerinde göz içinde bulunan halkaların sayısı ve yapısı ile kuşların uçuş performansları arasında bağlantılar oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmaların hepsi "göz teorisi" olarak adlandırılmaktadır. Genel kabul görmüş ve üzerinde hem fikir olunan bir göz teorisi yoktur. Sonuçta hepsi birer teori durumundadır. Bu konu üzerinde çalışanlar, genel olarak kuşların gözünde 5 adet dairesel halka olduğunu kabul ederler. Bu dairelere verilen isimler kişilere göre değişse de aranılan özellikler benzerdir.

Göz Halkaları
1- Göz bebeği (Circle of pupil)
2- Göz bebeğini çevreleyen halka (Circle of adaptation)
3- İristen önceki son halka (Circle of correlation)
4- İris
5- Damızlık halkası (Breeding circle)

1) Göz bebeği: Posta güvercininde en önemli özelliklerden bir tanesidir. Rengi siyah olmalı ve oval veya yuvarlak olmalıdır. Kuşun gözünü güneş ışığına tuttuğumuzda göz bebeğinin mutlaka buna refleks gösterip toplu iğne başı gibi küçülmelidir. İyi bir güvercinde göz bebeği mutlaka küçük olmalıdır. Göz bebeği büyük olan güvercinler uzun ve zorlu yarışları bitiremez. Zira bu güvercinlerin gözleri güneş ışınlarından çok fazla etkilenir.

2) Göz bebeğini çevreleyen halka: Bu dairenin içerisinde güvercinlerin yarışçı özeliklerini gösteren yatay ve dikey çizgiler mevcuttur. Bu çizgiler hız ve kuşun yaklaşık mesafeni gösterir. Bunun dışında iyi bir damızlık güvercinde bu dairenin etrafını çevreleyen hat testerenin dişlilerini anımsatır.

3) İristen önceki son halka: Bu daire renk ifade eder ve vites kuşlarında geniş olurken maraton kuşlarında dar olur. Birçok rengi vardır. Bunlar sarı, yeşil, mavi, gri, beyaz, menekşe vb. şeklindedir. Bütün renkler yarış kazanabilir. Sarı ve sarı yeşil kapsamlı bir göz rengidir. Beyaz ve gerçek dominant menekşe bir numaralı damızlık gözüdür. Eşleştirmelerde bu halkaya dikkat edilir ve zıt göz rengine sahip kuşlar birbirleri ile eşleştirilir.

4) İris: Genellikle posta güvercinlerinde iris gözdeki en önemli daire olmakla birlikte renk itibariyle kırmızı ve kahverengi vb. gibi çeşitlilik arz edebilir. İrisin koyu ve canlı bir renge sahip olması aranılan bir özellik. Ayrıca iyi bir yarışmacıda iris düz bir satha sahip iken iyi bir damızlıkta pütürlü olmalıdır. Benzetmek gerekirse irise baktığınızda iyi bir damızlıkta dağlar ve vadileri andıran yükseklik ve düzlükler görülmelidir. Ayrıca bu kırmızı rengin arasına kuşun göz halkasına bağlı olarak beyaz veya siyah gibi renk granüllerinin yer alması da ayrı bir özelliktir. Damızlık güvercinde iris göz bebeği istikametinde yüksekten alçağa doğru inen bir step sergiler.

5) Damızlık dairesi: Gözün en dış çevresinde yer alan son halkadır. Bu halka her kuşta mevcut değildir. Bu daire göze kan pompalar ve besler. Kuşun sağlıklı olup olmadığını bu halkaya bakarak anlayabiliriz.

Göğüs Yapısı: Posta güvercinlerinde geniş göğüs yapısı kuşun akciğerlerinin gelişmiş olduğu anlamına geldiği gibi güçlü göğüs adelelerinin de göstergesidir. Göğüs kemiğinin uzun ve hafif eğimli olmasına dikkat edilir. Çünkü göğüs adaleleri uçma esnasında göğüs kemiğine baskı uygular. Göğüs kemiği ne kadar uzun olursa bu uygulanan baskının şiddeti daha geniş bir alana yayılacağı için kuş daha az yorulur. Göğüs kemiğinin kuvvetli olup olmadığını test etmek için kuşu elimize aldığımızda güvercinin sırtına her iki elimizin başparmakları yardımıyla baskı uygularız. Bu esnada bütün yük göğüs kemiğine bindiği için güvercinin göğüs kemiği zayıfsa bu baskıya dayanamaz ve kuş kuyruğunu havaya dikmek suretiyle tepki gösterir. Göğüs kemiği güçlü olan güvercin bu hareketi yapmaz. Bu uygulamayı yaparken çok dikkatli olmalıdır zira aşırı baskı güvercinde sakatlıklara neden olabilir.

Kanat Yapısı: Posta güveeini bir yarış güvercini olduğundan kanatlarının yapısı ve özellikleri oldukça önemlidir. Kuş yerde dururken kanat uçlarının kuyruk bandına kadar uzanması ve bu bandı biraz geçecek kadar olmasına dikkat edilir. Kısa mesafe yarışları için kısa kanatlı ve hızlı kuşlar daha uygundur. Uzun mesafe yarışları için ise uzun kanatlı güvercinler tercih edilir.
Kuşun kanadını yelpaze şeklinde yana doğru açtığımızda, "el telekleri" adı verilen ilk 10 telek uçmayı sağlayan asıl telekler olduğundan "uçma telekleri" şeklinde de adlandırılır. İlk 10 telekten sonra gelen "kol telekleri" adı verilen telekler ise uçmaya yardımcı olan ikincil telek grubunu oluşturur. Bu telekler gövdeye doğru dönük durduklarından "ters kanatlar" olarak da adlandırılır. Ters kanatlar kanat üzeri de dahil toplam 18 adettir. Posta güvercinlerinde uçma telekleri ve ters kanatların boyutları, kuşun hangi tür yarışlara uyum gösterebileceğini saptamada önemli bir kıstastır. Bu konudaki yaklaşımları maddeler halinde özetlersek;

  • 1) Uçma teleklerinden en baştaki ilk 4 telek aynı boyda olmalı ve diger teleklerden bariz olarak uzun olmalıdır. Bu 4 teleğin uçları bıçak gibi keskin olmalı ve dışa doğru eğim göstermelidir.
  • 2) Uçma teleklerinden ilk 4 telek içinde, 1. telek diğerlerinden biraz kısa ise, bu kuşun uzun ve orta mesafe uçucusu olabileceği anlamına gelir.
  • 3) Uçma teleklerinden ilk 4 telek içinde, 1. telek diğerlerinden uzunsa bu kuşun kısa mesafede başarılı olabileceği anlamına gelir.
  • 4) İlk 10 teleğin ters kanatlardan uzun olması maraton uçumlarına uygunluk olarak değerlendirilir.
  • 5) İlk 10 teleğin uzunlukları orantılı biçimde değişim gösteriyorsa, bu güvercinlerin vites yarışları için uygun olduğu düşünülür.
  • 6) Ters kanatların ilk 10 telekle aynı boyda olması bu kuşun uzun süre havada kalabileceği anlamına gelmektedir.

Kuyruk Yapısı: Posta güvercininde kuyruk sona doğru daralan bir yapıda olmalıdır. Bu daralma tek bir tüy görüntüsü verecek şekilde olabilir. Kuyruk boyu kanat uzunluğundan en fazla 1 cm fazla olmalıdır. Bu güvercinlerde kuyruk bir dümen vazifesi gördüğü için havadaki denge açısından çok önemlidir. İyi bir posta güvercininde kuyruğun fazla uzun ve açık olması havada denge açısından olumsuzluklar yaratabilir.

Tüy Yapısı: Posta güvercininde aranılan önemli özelliklerden biri de tüy kalitesidir. Tüy kalitesi iyi olmayan bir güvercinin uzun süre havada kalabilmesi ve özellikle de yağmurlu havalarda iyi bir performans göstermesi beklenmez. İyi bir posta güvercinini elinizde aldığınızda tüylerinin yumuşacık ve ipek gibi olduğunu hissetmeniz gerekir, ipek gibi yumuşak tüyler, kuşun genetik yapısı ile de bağlantılıdır. Bu nedenle kuşun iyi bir soydan geldiği anlamına gelir. Tabi ki aynı zamanda kuşun uygun bir ortamda ve sağlıklı bir şekilde beslendiğinin de göstergesidir.

Renk Çeşitleri: Posta güvercinlerinde renk üzerinde durulmaz. Daha doğrusu renk her zaman için ikinci plandadır. Çünkü rengin kuşun performansı üzerinde bir etkisi yoktur. Bu güvercinlerde asıl aranılan özellik uçus performanslarıdır. Her renkten şampiyonlar çıkabilmektedir. Bu güvercinlerin farklı renk çeşitleri bulunmakla birlikte yaygın olarak rastlanan renkleri Mavi çubuklu, Mavi çakmaklı, Kırmızı çubuklu, Kırmızı çakmaklı, Arap ve Beyaz’dır. Son yıllarda beyaz ile esleştirmelerden çoğalan Alaca postalar yaygınlaşmıştır. Bu kuşlara filo uçucularından keşpirlere olan renk benzerliğinden dolayı "Keşpir posta" da denilmektedir. Posta güvercinlerinde genellikle kanat ve kuyruk kuşun kendi renginde olmaktadır. Bazen beyaz ile eşlemelerden kaynaklanan ve kanat telekleri beyaz telekler bulunan kuşlara da rastlanmaktadır.

Posta Güvercinlerinin Yıllık Döngüsü

Posta güvercinlerinin bir yıl boyunca geçirdiği birbirinden farklı 4 dönem bulunmaktadır. Kuşun içinde bulunduğu döneme göre bakım programı uygulanması gerekmektedir. Bu dönemleri şu şekilde sıralayabiliriz.

1) Tüy değiştirme dönemi
2) Kış Dönemi
3) Yarış dönemi
4) Yavru dönemi

Tüy Değiştirme Dönemi

Bu dönem kabaca eylül ayı başından başlayıp aralık ayı başına kadar devam eder. Bu iki aylık dönem içersinde güvercinler eskiyen tüylerini belli bir düzene göre kendiliklerinden değiştirirler. Bu aynı zamanda yaklaşan kış ayına karşı bir hazırlanma evresidir. Bu dönemde kuşlarda aşırı bir stres hali vardır. Sürekli kaşınır ve gagaları ile tüylerini yolabilirler. Bu dönem çeşitli hastalıklara yakalanma açısından hassas bir dönemdir. Yetiştiricilerin uyanık ve dikkatli olmaları gerekir. Kuşların bu dönemi daha sakin atlatabilmeleri için, tüy dönemi öncesi eşlerin birbirinden ayrılması yerinde olur. Aynı zamanda tüylerin yenileniyor olması fazladan vitamin ihtiyacı doğurur. Tüy değiştirme döneminde özellikle A, D, E, B vitaminleri içeren kompleks bir vitamin takviyesi şarttır. Bunun yanı sıra kesinlikle protein takviyesi gereklidir, Çünkü vücut dokularında önemli görevler yapan proteinler, % 88 oranında tüylerin yapısı içinde de yer alır.

Kış Dönemi

Bu dönem kabaca aralık ayı başından başlayıp Şubat ayı başına kadar sürer. Bu dönemde yuvada erkek ve dişiler birbirinden ayrı tutulurlar. Ancak birbirlerini görmeleri engellenmemelidir. Ayrı durmaları bize hem yeni eş döneminde istediğimiz ciftleri damızlığa ayırabilme olanağı sağlar, hem de kuşların gerekli kızgınlığa ulaşmalarını ve eş dönemine iyi ve istekli olarak girmelerini doğurur. Posta güvercinleri kış döneminde fazla uçurulmazlar ve bir tür dinlenmeye alınırlar. Bu dönemin sonlarına doğru kuşlara gerekli aşılar yaptırılır. Hastalıklara ve iç parazitlere karşı önlemler ve tedaviler uygulanır. Gerçekten sağlıklı olduğuna inanılan kuşların bazıları damızlık olarak, bazıları da yarışçı olarak ayrılır. Kış döneminde kuşların fazla yağlanmalarını önlemek gereklidir. Bu dönemde kuşlar fazla uçurulmadıklarından yağlanma eğiliminde olurlar. Bu açıdan verilen yem oranları yeniden ayarlanır. Yağ oranı yüksek olan yemler azaltılır ya da hiç verilmez.

Yarış Dönemi

Mart, Nisan ve Mayıs gibi bahar ayları posta güvercinlerinde yarış dönemi olarak kabul edilir. Bu dönemde yarış için ayrılan kuşlar belli bir uçuş antrenmanına tabi tutulur ve yarışa hazır hale getirilirler. Yarış için ayrılan kuşlar en sağlıklı ve en güvenilir kuşlar olmalıdır. Antrenmanların başlaması ve yarış sezonunun açılması ile birlikte kuşlara uygulanan beslenme rejimi de değiştirilir. Bu dönem bol enerji veren karbonhidrat ağırlıklı bir beslenme daha uygundur. Yemler, vitamin ve mineral takviyeleri ile güçlendirilir.

Yavru Dönemi

Şubat ayının ortalarından itibaren güvercinlerde yavru dönemi başlar. Bu dönemde damızlık olarak ayrılan güvercinler kendileri için hazırlanmış özel damızlık bölümde eşe atılarak yavru dönemi başlatılır. Damızlığa ayrılan kuşların, yavru dönemi öncesinde bütün hastalıklara ve parazitlere karşı bakımlarının, kontrollerinin ve aşılarının yapılmış olması gerekir. Unutulmaması gerekir ki sağlıklı yavrular ancak saglıklı damızlıklardan almabilir. Yavru dönemi kuşların özellikle vitamin ve mineral ihtiyaçlarının arttığı bir dönemdir. Özellikle E vitamini yavru verimini artırıcı etki yapmaktadır. Bu dönemde E vitamini içeren vitamin takviyeleri uygun olur. Mineral olarak da özellikle kalsiyum ihtiyacı çok fazladır. Bilindiği gibi yumurta kabuğu kalsiyumdan oluşmaktadır. Bu dönemde damızlık bölümünden çeşitli mineraller içeren grit taşları eksik edilmemeli ve ayrıca sularına mineral takviyesi yapılmalıdır. Yem karışımları ise protein, karbonhidrat, yağ ve selüloz açısından hepsini uygun oranlarda kapsayacak şekilde daha dengeli olmalıdır.

Posta Güvercinlerinin Bakımı ve Yetiştirilmesi

Yarış amaçlı Posta güvercini yetiştirmek, diğer güvercin ırkları yetiştiriciliğine göre daha fazla maddi ve manevi özveri gerektirmektedir. Bu güvercinler aynı bir sporcunun olimpiyatlara hazırlanması gibi belli bir disiplin altında çalıştırılırlar. Posta güvercini yetiştiriciliğinde sabır şarttır. Bu güvercinlere, düzenli günlük uçuş ve yarışa yönelik mesafe uçuşu antrenmanları yaptırılır. Günlük uçuşlar yuva üzerinde her gün tekrarlanır. Mesafe uçuşları ise haitada bir ya da iki kez belli uzaklıklara belli bir program dahilinde götürülüp bırakılmaları şeklinde uygulanır. Bakımlı ve sağlıklı olmaları için çok dikkat gösterilmesi gerekir. Belli hastalıklara karşı düzenli aşılarının yapılması, beslenme rejimlerinin kuşun geçirdigi dönemlere bağlı olarak ayarlaması, sürekli hastalık takibi ve ilaç tedavisi, vitamin ve mineral takviyeleri şarttır. Bütün bunlar, fazladan bir özeni gerektirmektedir. Bu aynı zamanda maddi olarak ek bir bütçe ayrılmasını da zorunlu kılmaktadır.

Posta güvercini yetiştiricileri damızlıklarını ve yarışçılarını seçerken iyi soy kuşlara önem verirler. Bu durum pedigre üzerinden yapılan seçimleri öne çıkarmaktadır. Ancak iyi soy kuş her zaman iyi yarışçı ya da damızlık anlamına gelmez. Böyle olsaydı işimiz çok basit olurdu. Çünkü kuşlar taşıdıkları özellikleri yavrularına aynen aktaramayabilir. Bazı yetiştiriciler ise yarışlarda iyi derece yapan kuşları edinme peşinde olurlar. Burada da ölçüt tek tek yarışlar değil genel olarak kümesin klasmanını değerlendirmek şeklinde olmak durumundadır.

Yavruların Eğitimi ve Uçurulması

Başka kümeste doğmuş yavrular hiç uçurulmamış ya da hiç gün görmemiş bile olsalar ilk uçuruluşlarında ilk yuvalarını arama eğiliminde olurlar. Nereyi aradıklarını tam olarak bilemediklerinden eski yuvalarını bulabilme olanağı yoktur. Genellikle uçar ve kaybolurlar. Bu tür yavruları uçurmak bu nedenle her zaman risk taşır. Eke kuşlar için durum daha da vahimdir. Eke kuşlar yeni yuvalarında birkaç sezon yavru büyüttükten sonra bile serbest kaldıklarında eski yuvalarına gitmeye çalışırlar. Gidemeyenler kaybolur. Az bir bölümü (%20) yeni yuvalarına geri dönmeyi başarabilir. Bu nedenle posta güvercini yetiştirirken tamamen kendi yavrularımızla çalışmamız en doğru olanıdır.

Künyeleme

Posta güvercinleri 8 mm künye kullanırlar. Ülkemizde federasyona ait resmi künye taşımayan kuşlar yarışlara alınmamaktadır. Yumurtadan çıkan yavrulara 7-8 günlük olduklarında künyelerinin takılması gerekir. Bir iki gün gecikilmesi bile künye takılmasını imkansız hale getirebilir. Çünkü çok hızlı biçimde büyürler. Eğer 7 günlük olmadan künyeleri takılırsa bu sefer künye ayaklarından çıkabilir.

Yeme Düşme ve Kümesi Tanıma

Posta güvercinlerinde yeni yavrular yaklasık 26-27 günlük olduklarında yeme düşerler. Yeme düşmüş yavrular anne ve babalarından ayrılarak kümes içinde mümkünse anne ve babalarını görecek biçimde ayrı bir bölüme koyulurlar. Önlerinde her zaman yem ve su bulundurulur. Her gün düzenli olarak en az 2 kez kümes önüne çıkartılarak etrafı tanımaları sağlanır. Belli sesler eşliginde kümesten çıkarılmaları ve kümese koyulmalarına dikkat edilir. Kuşların bu sesleri, "kümesten çık" ya da "kümese gir" şeklinde algılamaları sağlanmalıdır. Dışarı çıkartıldıklarında güneş altında 15 dakikadan fazla kalmamalarına dikkat edilmelidir. Kümese girme-çıkma ve dışarıyı tanıma eğitimi 10-15 gün kadar sürdürülmelidir. Bu süre içinde kuşlar, sadece yuvaya girdiklerinde yem yiyebileceklerini öğrenmeli ve sahiplerini tanımalıdırlar. Yavrular 45 günlük olduklarında önlerinden yem kaldırılır ve eke kuşlarla aynı yemleme düzenine geçilir.

İlk Uçuşlar

Posta güvercinleri kanattan ilk teleklerini attıktan sonra form tutmaya başlarlar. Bu süre yaklaşık 6-8 hatta kadardır. Genel olarak 45 günlük yavruların uçum için hazır oldukları söylenebilir. Uçmaları için kuşlara bir zorlama yapılmaz, Kuşlar dışarı bırakılır ve kovalanmaz. Hazır olduklarında kendiliklerinden havalanmaları beklenir. İlk uçumlarını akşam üzeri yapmaları başka bir yere gitmemeleri açısından yerinde olur. Yeni yavrular sabah ve akşam üzeri olmak üzere günde 1 ya da 2 kez fazla zorlanmaksızın aç olarak uçurulurlar. Kuş kaybını aza indirebilmek için tek uçurmak yerine grup uçurmak tercih edilir. Bir grubun en az 8 güvercinden oluşması uygundur. Bu şekilde uçurulduklarında kuşlar toplu uçma eğiliminde olurlar ve dağılmazlar. Daha az sayıda olurlarsa tura çıkma eğiliminde olurlar.

Tura Çıkmak

Yavrular kümes üzerinde 30 dakika kadar uçmaya başladıklarında kondisyon kazanırlar. Kuşlar bu süreyi 1 saate kadar çıkartabilirler. Kondisyonlarına bağlı olarak kümes üzerinde dönmek yerine, bölgeyi gezmeye başlarlar. Buna kuşçular arasında "tura çıkma" denilmektedir. Grup tura çıkmaya başladığında kısa sürelerle 5-10-15 dakika kadar gözden kaybolabilir. Daha sonra tekrar kümes üzerinde görünürler. Havadaki grubu yere indirebilmek için kuş göstermek ya da pırıltı vermek gibi yöntemler kullanılmaz. Posta güvercinleri pırıltıya duyarlı değillerdir. Kümese inmeleri istenildiginde, ses + yem kombinasyonu kullanılır. Grup kümes üzerindeyken belli bir ses verilir (ıslık ve yem kutusu sallamak olabilir, düdük çalmak olabilir) Bu ses "gel, gel" komutları ile pekiştirilir. Grup kümese indiğinde süratle sputnikten (giriş-çıkış turnikesi) yuvaya girmesi sağlanmalıdır. Bunun için kuşlar yuvaya girdiğinde yem ve suları onlar bekliyor olmalıdır. Bazen tura çıkan kuşlar dönüşlerinde başka kuşları da birlikte kümese getirebilirler. Yavrularda tura çıkma eğilimi daha fazladır. Eke kuşlar tura çıkmak yerine kümes üzerinde uçmayı tercih ederler.

Sputnik Eğitimi

Kümes üstü uçumlarına alışan ve yuvasını benimseyen yavrular mesafe uçuşlarına başlayabilirler. Ancak öncesinde sputnikten kümese giriş çıkış egitimi almaları gerekir. Yarış amaçlı posta güvercini yetiştirilen kümeslerde "Sputnik" adı verilen bir giriş-çıkış sistemi (kapı) bulunur. Yavruların bu sistemi kullanmaları için eğitilmeleri gerekir. Eğitimin temel prensibi, kuşların tamamen aç olarak uçurulması ve sistemden giriş yapan kuşun yeme ve suya ulaşması şeklindedir. Kuş yuvasına geri dönüp sputnikten girdiğinde yeminin ve suyunun kendisini beklediğinden emin olmalıdır. Özetle kuşlara uygulanacak eğitim, açlık ve beklenen davranış gerçekleştiğinde açlığın giderilmesi temeline dayanmaktadır. Kuşların çabuk öğrenmeleri için sistemi kullanan başka kuşlarla birlikte eğitilmeleri uygundur. Sputnikten geç giriş yapan ya da girmekte zorlanan kuşlar, 1 gün aç bırakıldıktan sonra ertesi gün tekrar aç olarak uçurulur. Benzer davranışı 3-5 kez tekrarlayan kuşlar, yarış grubuna alınmazlar.

Mesafe Uçuslarına Alıştırmak

Kümes üstü uçuşları sırasında tura çıkmaya başlayan kuşlar 1 ay kadar bu şekilde uçurulur. Sonrasında kuşlar mesafe uçuşlarına hazırdır. Mesafe uçuşları rüzgarsız ve güneşli ve çok sıcak olmayan havalarda 5 km ile başlatılır ve haftada 2 ya da 3 kez tekrarlanır. Mesafe, artırımı haftada bir yapılır. Artışlar, 10-15-20-25-30 km olacak şekilde zaman içinde 70 km’ye kadar çıkartılabilir. Başlangıçta 5-10 kuşluk gruplar halinde mesafe uçurulmaya başlatması uygundur. Sonradan kuşların birbirini izlemesini önlemek ve kendi yeteneklerini sergilemesini görmek açısından toplu uçum yerine tek olarak mesafe uçumuna geçilmelidir. Mesafe artırımı 40 km'yi geçtikten sonra tek uçuşa geçmek yerindedir. İlk başta hep aynı yönden mesafenin artırılması mantıklıdır. Sonrasında farklı yönler denenmelidir. Kuşların yarışacak kapasiteye gelebilmeleri için ise 2 yaşını doldurmaları gerekmektedir. Bu süre içerisinde kuş belli aşamalardan geçerek gelişir ve yarışabilecek konuma getirilir.

Posta Güvercini Yarışları

Posta güvercinleri genetik yapılarına göre belli mesafeleri daha iyi uçabilirler. iyi uçabildikleri mesafelere göre kendi aralarında sınıflandırılırlar.

1) Kısa Mesafe Uçanlar (100-300 km arası) "Vites" olarak adlandırılır.
2) Orta Mesafe Uçanlar (300-600 km arası)
3) Uzun Mesafe Uçanlar (600-1200 km arası) "Maraton" olarak adlandırılır.
a) Bir gün içinde uçanlar
b) Bir günden fazla uçanlar
4) Bütün mesafeleri iyi uçanlar (100-1200) "All Round" olarak adlandırılır.

Kuşun hangi mesafede başarısı daha iyi ise o mesafede yarışa sokulması gerekmektedir. Her yarış kendi içinde genellikle 3 etap şeklinde yapılır. Bütün etaplarda basarılı Olan yarışmacı o mesafenin birincisi olarak kabul edilir.

Maraton uçuşlarında kuşlar 12-14 saat arası uçmaktadırlar. Bu tür bir uçuş sırasında ortalama 1000 km’yi 11 saatte kat ederler. Gece bile uçan kuşlar olduğu gibi uçuş sırasında mola verip dinlenen kuşlarda olmaktadır. Güvercinin uçtugu mesafe harcanan zamana bölünerek hızı bulunur ve böylece hangi güvercinin en yüksek hıza ulaştığı saptanır. Saatteki hızları 90-145 km. arasında değişebilmektedir.
Güvercin Yarışları
Posta güvercini yarışları ülkemizde bu alanda etkinlikler sürdüren derneklerr aracılığı ile düzenlenmektedir. Bu tür dernekler başta İstanbul olmak üzere ülkemizin farklı illerinde bulunmaktadır. Posta güvercini yarışlarına ülkemizde ilgi, Avrupa ülkelerinde olduğu kadar olmasa bile fazladır. İstanbul’da bu alanda etkinlik gösteren derneklerin oluşturdukları bir federasyon bulunmaktadır. Bu derneklere üye yaklaşık 2000 güvercin meraklısı bu sporu sürdürmektedir. Gene İstanbul'da 10.000’in üzerinde posta güvercini bulunmaktadır.
İlgili dernekler yarış gününü ve hangi etaplar arası yapılacağını önceden bildirirler. Yarışlara katılabilmek için katılımcılardan dernek tarafından belirlenen bir ücret alınır. Tüm katılımcılardan toplanacak olan para, yarış sonunda ilk üç dereceye giren katılımcılar arasında belli bir orana göre paylaştırılır. Her katılımcının bu yarışlar icin hazırlanmış özel bir yarış saati olması gerekir. Bu saat ve kuşların ayağındaki çipler sayesinde her kuşun geri dönüş zamanı elektronik olarak belirlenebilir. Yarış günü geldiğinde yarış kaydı yapılmış olan tüm güvercinler hareket noktasında toplanırlar. Yarışın başlatılacağı yere gönderilmek üzere nakliye aracına bindirilirler, Güvercinlerin nakledildiği araçların içi güvercinler için özel olarak düzenlenmiştir. Klima ve havalandırma sistemine sahiptir. Yarışın başlatılacağı yere nakledilen güvercinler burada yarışın başlangıç saatinde aynı anda salıverilirler. Böylece yarış başlamış olur. Hangi güvercin en önce yuvasına gelirse, yarışı o güvercin kazanmış olur. Güvercin sahipleri ellerindeki özel yarış saatleri ile bu dönüşü belgelerler.

Ülkemizde bu yarışlar, İzmit, İstanbul, Diyarbakır, Kayseri, Bursa, Manisa gibi illerimizden başlatılmaktadır. Ömeğin 2002 yılında Diyarbakır-İzmit arasında l0 yarış düzenlenmiştir. Yarış sonrası yuvaya geri dönme yüzdesi bütün katılımcılar hesaba katılarak % 30 civarında olmaktadır. Bu rakam aslında ciddi oranda bir kuşun yarışlar sırasında yok olduğu anlamına gelmektedir. Yuvaya geri dönememe sebepleri arasında, yön bulamamanın yanı sıra yırtıcı kuşlara yem olma ve hatta ne yazık ki avcılar tarafından avlanma bile bulunmaktadır.

Bu yarışmaları yıllar boyunca sürekli kazanan ya da dereceye giren kümeslerin bu konuda istikrarlı oldukları kabul edilmektedir. Yarış yüzdesi % 60’ın altına düşmeyen kümeslerin başarılı oldukları söylenebilir. Yoksa sadece bir yıl yarış kazanmak önemli değildir. Bunun yanı sıra bir yarışmacının yarışa getirdiği kuşların gene % 60'ının yarışta iyi performans gösteriyor olması bir başarı göstergesi olarak kabul edilebilir. Yarışmacı yarışa 20 tane kuş getirir ama sadece biri başarılı olursa bu çok makbul değildir. En az 12 tanesi başarılı olursa bu bir istikrar göstergesidir. Bu yarışlarda aslında yarışan sadece kuşlar değildir. Asıl yarış yetiştiriciler arasındadır. Bu uzun soluklu, sportmence yürütülmesi gereken tatlı bir rekabettir.

Hava Koşullarının Önemi

Posta güvercini yetiştirenler gerek yarışlar gerekse antrenmanlar sırasında hava koşullarını gözlemek ve dikkate almak durumundadırlar. Yetiştiriciler uçuş öncesi hava raporunu meteorolojiden aldıktan sonra uçuşa karar vermelidirler. Özellikle uzun mesafe uçuşlarında bu konu çok önem kazanır. Hava şartlarının uçuş için uygun olmadığı zamanlarda kuşların uçurulması büyük oranda kuşların kaybolması ile sonuçlanmaktadır.

Uygun Olmayan Hava Koşulları

1) Yağışlı havalarda kuşlar uçurulmazlar. Kar ya da yağmur yağdığı şartlarda, yağış olmasa bile havanın yağma ihtimalinin fazla olduğu durumlarda, kuşları uçurmak uygun değildir.

2) Sis ya da benzeri nedenlerle görüş mesafesinin azaldığı durumlarda, eğer görüş mesafemiz 5km’den az ise kuşlar uçurulmazlar.

3) Şiddetli lrüzgarın olduğu havalarda, eğer rüzgarın hızı saatte 35-40 km'den fazla ise kuşlar uçurulmazlar.

4) Aşırı sıcak havalarda, örneğin hava sıcaklığı 30-35 dereceden fazla ise kuşlar uçurulmazlar.

Uygun Olan Hava Koşulları

1) Hava sıcaklığının 10-15 derece arasında olduğu zamanlar.
2) Görüş mesafesinin 20 km, den fazla olduğu havalar.
3) Kuru havalar.
4) Rüzgarın yönü ile güvercinlerin uçacağı yönün aynı olduğu durumlar.

Yararlanılan Kaynaklar:
1) Yüzbaşı Nuri Halil, "Posta güvercinlerinin yetiştirilme yöntemleri-1925" (Osmanlıca)
2) EGM Arşiv Belgeleri, "Muhabere Güvercinleri" EGM Yayınları Ankara 2002
3) Doc. Dr. Selçuk Alsan, "Posta Güvercinleri" Bilim ve Teknik Dergisi Sayı. 364
4) Rahmi Bozkır, "Posta güvercinlerinin eldeki vasıfları" www.posta.net.tr.tc
5) Rahmi Bozkır, "Posta güvercinlerinde göz teorisi" www.posta.net.tr.tc
6) Merthan Saylan "Posta güvercinlerinde damızlık kriterleri" www.izmirguvercin.com
7) Teyssedre, A. La Recherche, "Yollarını burunlarıyla buluyorlar" BTD Sayı. 364
8) Josel Hofmann, "Göz Teorisi" www.aktiv.web.tr/gozteori.htm

Yazan: Yavuz İşçen
2005 Nisan, Ankara

Taklacı Güvercin
Posta güvercinleri tarihi ve bakım yöntemlerini makale içeriğimizde detaylıca işliyoruz.

Posta Güvercinleri Tarihi ve Bakım Yöntemleri

Taklacı GüvercinTaklacı Güvercin

İletişim Gizlilik Politikası
Copyright © 2005 Erenet.NET
Güvercinler Sitesi Sayfa Tasarım ve Programlama: Erenet.info