Diyarbakır’da yetiştirilmiş olan ve dünyanın hiç bir yerinde bulunmayan güvercinlerin evsafını ıslah ederek meydana getirmiş oldukları çeşitler aşağıdadır.
Bu çeşitleri alıp da aynı evsafı muhafaza edemiyerek melez hale getirmiş Arap ülkelerinden Hama, Humus, Halep, Şam ve Beyrut gibi vilayetlerde bir kısmı bulunmaktadır.
Diyarbakır güvercinlerini dört muhtelif şubeye ayırmışlardır. Bir güvercinin rengi 6 muhtelif renklerle 4 şubeye ayrılmışlardır. Bunlardan dört şubenin isimlerini şu şekilde adlandırmışlardır.
1- Göğsü ağ (Ak)
2- Ketme
3- İçağlı
4- Kızılbaş
Göğsü ak: Göksü ak’ı 6 çeşit renge çevirmişlerdir. Bunlardan siyahına Atlas, sarısına Narinci, kırmızısına Ciğeri, gök rengine Gögala, açığına kürenk, zeytin rengine de Zeytuni adı verimiştir.
Ketme: Ketmeler de 6 çeşide ayrılmıştır. Siyahına Ketme atlas, sarısına Bozak, kırmızısına Ketmeciğeri, gök rengine Ketmegögala, kül regine Ketmekürenk, zeytuni rengine Ketmeyusufi demişlerdir.
İçağlı: Siyahına Zengi, sarısına Tahini, kırmızısına Gümüşkuyruk, gök rengine Kara, açığına Miski, zeytuni rengine de Yusufi denilmiştir.
Kızılbaş: Siyahına Karabaş, sarısına Sarıbaş, kırmızısına Kızılbaş, gökrengine Mavibaş, kül rengini elde edememişlerdir. Zeytunisine de Zeytunibaş denilmiştir.
Göğsüağ sınıfından hepsinin evsafı bir ise de yalnız Atlas ile Zeytuninin ayakları tüysüz, diğerlerinin ayakları tüylüdür. Mesela; bir narenci veyahut bir ciğeri, kürenk, gökalanın boynu ve göğsü muntazam bir kolye gibi beyaz olacak, ayaklarının tüyleri kendi renginden, başları kaküllü, her iki yanağında kendi renginden başlarının rengine yapışık ve gerdanına doğru (Benk) tabir edilen iki zülüf olacaktır.
Her cinsin rengi, siyah kısmı çok parlak, sarısı çok koyu sarı, kırmızısı da koyu kırmızı, gökala da koyu gök rengi, kürenk açık kül rengi, zeytuni de adeta zeytin rengi olacaktır.
Zeytuni ile atlasın boğazının altından göğsüne kadar bir dizi püskül olacak, diğer ayağı tüylü olanlar püskülsüzdür.
Kanatlarına gelince; gökala ile kürengin kanatları üstünde (V) şeklinde renklerinin çok koysu olacak. Bu (V) şeklindeki hatlara (Şeftali denir). Bu evsafı haiz olmıyan güvercinler kıymetsiz olur, (Habeş) tabir edilir. Yani soylu değildir. Ve kıymeti 100 lira değerinde olan bir çiftin yukarıda izah ettiğimiz vazıflardan birisi noksan olursa kıymeti çok düşük olur. Bu çeşitlerin tırnak ve gagalarının beyaz olması esastır. Mesela; bütün vasıfları haiz olmasına rağmen gagasının siyah olması kıymetini 10 derece düşürür.
Bundan başka; kanatlarında beyazlık, gerdanı dar, zülüfleri aşağıya kadar inip rengine ittisal etmesi, kakülünün muntazam olmaması, renginin parlak olmaması, göğsündeki püsküllerin az olması gibi, saflığa halel getiren bu işaretler değerinin onda dokuzunu kaybetmiş olarak kabul edilir.
Altı çeşit olup, Göğüsağının aksine dördünün ayağı çıplak ikisinin ayağı tüylüdür. Mesela; Ketmekürenk, Ketmegökelanın ayakları tüylü ve püskülsüz olması lazımdır. Diğer dört şekli, mesela; Ketmeciğeri, Bozak, Ketme Yusufu’nun püsküllü olması şarttır.
Püsküllerin göğüs yukarısından yani boğaz altından itibaren iki helezon püskül, aşağıda birleşerek göğüs kemiğinin üstüne gelecektir. Kanatlarının başlarındaki dört veya beş kanat kısmındaki tüyler, yani (Yelek) tabir edilen baştaki en uzun tüyleri hepsinde beyaz olacaktır.
Kuyrukların da hepsinin beyaz olması lazımdır. Hepsi kenküllü yani, (Kepezlü) olacak, (Halta ve Küpe) tabir ettikleri, yani halta çenesinin altı ve hatta tek bir tüyü beyaz olmayacaktır.
Küpe denilen kısmı yani, (Gaga üle göz arasında), başları keküllerinde bayazlık olmamak üzere. Hepsinin beyaz olması ve gaga ile göz arasına doğru küçük bir üçgen kendi renginden yukarı doğru olacak, renkler de hakiki parlak, sarsı sarı, siyahı siyah olacaktır.
Bu altı çeşidin hey'eti umumiyesinin renklerine göre çok parlak kollarındaki şeftali kendi renklerinden daha koyu, kepezli ve göğüslerinde püskül olacaktır. Tahini ile Gümüşkuyruk püskülden müstesnadır.
Hepsinin vasfı birdir. Yalnız kepezli yani baş kısmı kenkülle beraber boğazına kadar miğferli, zülüfleri kırmızı olacak kanatlarının ucu dort veya beş tanesi kırmızı olacak, kuyruk kırmızı, vücudunun düğer kısmı tamamiyle beyaz olacak, renkleri kollarında, başındaki ve kuyruğundaki renk koyu kırmızı olacak, diğer renkler de yukarıda söylediğimiz gibi kendi renklerinden olacaktır.
Yukarıda mufassalan izah ettiğimiz dört cinsi, Diyarbakır güvercin meraklıları asırlar boyunca çalışarak ıslah etmiş ve bu vasıfları bugüne kadar ölçü olarak muhafaza etmişlerdir. Bununla beraber, güvercinlere meraklı bulunan Halep, Humus, Şam ve Beyrut'taki kuşseverler bu cisleri , zaman zaman çok yüksek fiyatlarla alıp memleketlerine götürmüşler ise de; yukarıda izah ettiğimiz çeşitler orada mevcut olup, fakat izah ettiğimiz vasıfları maalesef muhafaza edemiyerek bozmuşlardır.
Mesela; bir göğsü ağ şubesine mensup bir atlasın ayakları tüysüz iken, tüylü olmuş, göğsüslerinde püskül varken püskülsüz olmuştur. Kepezli iken, kepezsiz olmuştur. Hepsi hemen hemen böyledirç Bozak, Ketmeciğeri, Ketmeatlas püsküllü iken püskülsüz olmuş, başları hep beyaz iken göz önünde küpe tabir edilen kendi renklerinde yukarıya doğru çok uzamıştır. Buna (Haşhal) denir.
İçağlılarda ise, püsküllü iken ve kepezli iken, kepezsiz ve püskülsüz olmuşlardır. Bu şekilde Diyarbakır güvercinlerinin tarihi vasıfları kaybetmiş bulunmaktadır. Halen Diyarbakır kuşları bir çok istihaleler geçirmesine rağmen kuşseverler, yukarıda izah ettiğimiz vasıfları nazarıdikkate almaksuretiyle bugüne kadar muhafaza etmişlerdir. Ve bu söylediğimiz vasıflardaki kuşları çok yüsek değerlerle meraklılarına satılmakta, adeta baha biçilmez bir antika şeklinde seyircilerine göstermektedirler.
Bu dört cinsten, başka cinse ayrılan güvercinlerde vardır. Bir ketme cinsi ile göğsü ağ veya bir kızılbaş ile içağlının birleşmesinden hasıl olan yavrular değersiz ve kıymetsiz olup, habeş sayılırlar. Bunların yavruları ne anneye ve ne de babaya çıkmazlar. Diyarbakır’da kuş meraklıları (Mendel kanununa) istinaden çok uzun senelerin çalışma mahsulü olarak bugünkü kuş çeşitlerini elde etmişlerdir. Bir çift ciğeri veya bir çift atlasın yapacağı yavru, çok yüksek vasfı haiz olan anne ve babasına benzemekle beraber, aynı evsafı ender alabilirler. Mesela; yavruların benklerinin kısa olması, göğüslerindeki beyazlığın gayrimuntazam veya dar olması, gagalarının siyah olması, bacaklarındaki tüylerin sırtlarındaki tüy renginden daha açık olması ve buna mümasil gayri nizami yavru yaparlar. Ve hakiki değerlerinin onda dokuzunu kaybederler.
Bunlardan başka; Mısırlı cinsi vardırki; bunlar da rengarenk olup sütbeyaz ve sırtları siyah, sırtları gök rengi, beyaz, kuyruğu siyah, beyaz, kuyruğu gök rengi, beyaz, sırtı kırmızı olup, bunların hepsinin gagaları çok küçüktür. Bir buğday denesinden de ufak, göğüsleri açılmış gül gibi püsküllü olmalıdır. Bunların en makbulü püskülünün büyük açmış bir gül gibi olması ve gagasının da çok ufak olmasıdır. Ayaklarının tüysüz, gözleri iri, kafalarının yuvarlak olması makbuldür.
Ayrıca; çeşitli renklerle ayakları paçalı, taklacı güvercinlerde vardır. Bunlar uçarken saatlerce takla vurup, kendi evlerine dahi inmek isterken taklacılıktan dolayı kendi kümeslerine inemiyen ve bir minare irtifaında göğe doğru takla atarak çıkan güvercinler altı ile sekiz saat havada bu şekilde takla atarak kalanlar çoktur ve böyle olanlar makbuldür. Bilhassa evi istikametine dalış, 50 santim kadar yare değmeden bir minare boyu yükselmesi çok makbul sayılır. Dalış şekilleri dahi bahis mevzuu olur. Bahse girenler arasında fazla dalış yapanlar bahsi kazanır. Kuşlar yukarı yükselirken kollarının çok kuvvetli ses çıkarması ve kendi sahası dışında da çekilmeden alçaktan gezmesi de makbuldür. Urfa cinsi denilen gök renginde, gözleri büyük, siyah, gagaları kısa, (Elagöz) tabir edilen cinsde vardır. Bunlardan başka uçurmak için değil ses için beslenen rengarenk Ankutlar vardır. Başında iki kepez vardır, çifte kenküllü de denir. Ayakları çok paçalı, normal güvercinlerden büyük ve çok yavru yapar ve öterler.
Nemsavi tabir edilen çeşitli renkleri ihtiva eden Diyarbakır’ın ketme şubesindeki tertipte yakası omuzlarına kadar inen kürklü tabir edilen ve adeta yakasında bir kürk yakası manzarasını veren bir cins vardır.
Hendavi denilen cins rengarenk olup, tavuskuşunun kuyruk açması ve duruşu gibi hareket eder. Başı geriye adeta kuyruğuna değer ve göğsünü ileriye doğru bir top gibi dışarıya çıkaran süs güvercini ise mevcuttur.
Yukarıda saydığımız bütün cinslerin kuyruk tüy adeti 12 tane olmasına rağmen bunların ise en iyiysinin 30’dan 40’a kadar olması tabiidir ve hindinin kabarması gibi daima kabarık şeklini muhafaza etmektedir.
Halep, Hama, Humus, Şam ve Beyrut’ta beslenen kuş cinsleri Diyarbakır kuşlarının iki misli büyüklüğünde olup, (Kozar) tabir edilen cinslerdir ki bunlar Diyarbakır havalisinde makbul sayılmadığı için beslenmez, yalnız Antep, Kilis, Maraş, Urfa vilayetlerindeki kuşbazlar bunlara meraklıdırlar. Arap cinsinin yani Kozar cinsinin eşkali ve renkleri çok mütenevvi olup onların da Diyarbakır’da oldugu gibi her kuşun ayrıca kendine mahsus vasıfları vardır ve vasıflarına göre de kıymetleri vardır. Kendilerine makbul olan Berberisi cinsi yani Berber, Mağrip denilen Fas’tan getirilmişlerdir.
İngilizi tabir edilen bizim Mısırlı tabir ettiğimiz cinse benzer güvercinleri de mevcuttur.
En başta difteri, verem, felç, ishal ve kursak hastalıkları kuşlara zarar vermektedir. Halen dahi pratik ve iptidai tedavilerle iyileştirilmeye çalışılmaktadır. Mesela ishale karşı nar kabuğu, difteriye karşı ağız ve boşazı temizleyip ispirto ile yıkamak, verem, felç ve kursak hastalıklarına karşı herhangi bir tedavi yoktur. İçilecek sulara çok itina edilir, sabah ve akşam kaplar yıkanarak yeni ve temiz su verilir.
Kuşların en fazla sevdiği buğday, darı, mısır darısı ise de ziyadesiyle mercimeği severler. Bu güvercinler içerisinde yuvasını seven içağlı cinsleri ile Mısırlı cinsleridir. Aylarca başka yerde ve uzakta muhafaza edilmesine rağmen ilk fırsatta eski yuvalarına dönerler. Diger kuşlara nispeten havada fazla uçarak kalabilirler. Başkasının kuşlarına katılarak gitmezler.
1- Sabah ve ikindi serinliğinde kuşlarını uçururlar. Kuşbazların kuşları muhtelif sürüler halinde birbirine girerek bir tek küme şekline gelirler. Bundan sonra her kuş sahibi kendi kuşlarına kümese dönemeleri için kuş göstererek dama atarlar. Bu suretle kuşlar bölünerek kümeslerine dönerler. Dönerken beraberlerinde yabancı kuşları da getirirler. Beraber gelipde inmiyen ve dönüp evlerine giden kuşlara (Şatırkuş) tabir edilir.
Dama inen yabancı kuşlar damda (Baltama) tabir edilen (Tor) yani ağ (Atrap) ile tutulur. Tutulanların kanatları kesilir, çekilir veya bağlanarak muhafaza edilir. Asla sahibine iade edilmez.
Şatır olan kuşları kuşbazlar kırkar, ellişer adet olmak üzere sepetlere koyup pazarlık ederek bahse tutuşmak suretiyle şehir dışında uzak bir mesafeden hep birlikte kuşlarını salıverirler. Sonra hep beraber birlikte toplu olarak şehre gelirler. Herkez evinde kuşların kümeler halinde dönmesini beklerler. Bu uzun mesafe uçuşu güvercinler şehre kadar beraber yaparlar. Şehrin üzerinde çeşitli uçuştan sonra her grup evine doğru bölünür. Bu bölünmelerde acemi güvercinler şaşarak yabancı kuşlarla başka kümese giderler. Giden yabancı kuşlar dama veya avluya inerse baltama ile tutarlar. Bu kuşların bir çoğu güvercinliklerine (pinlerine) o kadar alışırlar ki hiç biri başka kümeslere gitmezler. Bunlar artık şatırlaşmışlardır.
2- Bu şekildeki kuşların uzak mesafelerden defalarca salınıverilmesine rağmen, hiç birinin başka kümese gitmemesi üzerine, kuşbazlar ilkbaharda yeni yavru kuşları yetiştirir veya satın alırlar. Bu kuşlar yavru ve acemi olduklarından kuşbazlar tarafından iddialı olarak uçurulurlar.
Mesela, 5 kilometre mesafeden çok alışkın bir satır kuş evine kaç dakikada varabilir bunun üzerine bahis tutarak mevzubahis mesafeye götürerek teker teker bırakılır. Hani kuş sahibinin kuşu daha çabuk kümese dönerse o şartı kazanmış olur.
Bir sepet içerisine şart tutulan adet kadar şatır kuş konur. Diğer kuşbazın evine götürülür. Ev sahibi kuşbaz kendş kuşunun bir kısmını dama çıkarır, bir kısmını avluya salıverir. Bunlardan bir tanesini de eline alır. Bahse girişilmiş olan sepetteki kuşlardan da kui sahibi bir tane çıkararak eline kor. Bu kuş ya avludaki kuşların yanına iner veyahut damdaki kuşların yanına gider. İndiği taktirde bahsi kaybeder. Diğerleri de konmadan doğrudan doğruya kümesine dönerse bahsi kazanmış olur. Aksi halde bunlardan bir tanesi avlu veya dama konarsa. Bahse girişilmiş olan şart ne ise onu öder.
Bir tek şatır kuş yabancı kuşlarla birlikte bir sepete konur ve uzak mesafeden salıverilir. Küme halindeki kuşlar toplu halde kendi kümesine dönerken bu tek yabancı kuş da beraber gelir ve inerse kuş sahibi bahsi kaybeder. Kuslar toplu halde kümeslerine inerken o yabancı tek kuş inmeden kendi kümesine giderse sahibi bahsi kazanmış olur.
En mühimi bu şatır kuşları kışın kar yağdıktan sonra avlu ve damlar bembeyaz olur. Her taraf kar içinde iken kuşlar kendi evlerini ve işaretlerini tabiatıyla kaybetmiş olurlar. Her kuşbaz kuşlarını sepetler içerisinde yine birlikte götürüp muayyen bir yerden uçururlar. Artık en alışkın şatır kuş gelip evine iner Bir kuşbazın 50 şatır kuşundan muhakkak yarısı evini tanımıyacak bir duruma gelir.
Bu mevsimde her kuşbaz birbirinin çok adette kuşlarını tutarlar. İşte en iyi bir kuşbaz kuşunun çok şatır oldugunu ve iyi yetiştirdiğini ve kuşbazlığını ispat ederek bu delillerle birbirlerinden üstün olduklarını kabul ettirmiş olurlar.
Erkek dişiyi kovaladığı zaman çiftleşme zamanı olduğu için buna (Tiride düşmüştür) denir. Trid zamanında şatır kuşların dişisi nereye gider konarsa ve girerse erkeği de beraber gider. Mesela erkek kuş başkasının evine damına ve başkasının bölmesine gitmezken dişi kuş tridte iken giderse erkeği de gider. Tridte olmazsa kat’iyen gitmez.
Kuşların iki aylık olanına Yavru,
İki aydan bir seneye kadar olanına Kızma,
Senesini ikmal edene Yeke kuş denir.
Evvela talim ettirilir. Tam manası ile karanlıkta uçmayı öğrendikten sonra bahse girmeden evvel müteaddit tecrübeler yapılır ve kümesine döneceği katiyetle öğrenildikten sonra gece esas bahse girişilir ve gece zifiri karanlıkta 40’ar 50’ şer güvercin bir arada salıverilir. Aynı gece içerisinde kümeslerine dönmesi şarttır. Bu arada hengi kuşbazın fazla fire verdiği görüşürse a diğerlerine karşı bahsi kaybetmiş olur.
1- Narinci ile ciğeri birleşirse ya çift ciğeri veya çift narinci veyahut 1 narinci 1 ciğeri yavru verir.
2- Kürenklerle gökela birleşmesinden yukarıdaki gibi ya çift kürenk ya çift gökela veya bir kürenk bir gşkela olur.
3- Mısırlı veya parçalı birleşirse,
4- Kara ile miski birleşirse,
5- Zengi ile yusufi birleşirse,
6- Atlas ile zeytuni birleşirse,
7- Ketmeciğeri ile bozak birleşirse,
8- Bu şekilde doğacak yavrular nesli bozmaz, aynı nesli verirler.
Göğsüağın ayağı tüylü, kuyrukları yine kendi renginden olur. Otadaki 6 tel beyaz olur ve kuyruk üstü de beyaz olursa daha makbul addedilir.
İçağlılarda kuyrukların hepsi beyaz olacaktır. Göz ve dimdiklerinin beyaz olması makbuldür. Zengi ile karanın dimdiği esmer veya siyah olabilirse ayıp sayılmaz.
Araştıran: Uğur Kurt GÜRSU
İletişim Gizlilik Politikası
Copyright © 2005 Erenet.NET
Güvercinler Sitesi Sayfa Tasarım ve Programlama: Erenet.info