Birçok bakteri güvercinlerde hastalıklara neden olabilir. En çok rastlananlar Salmonellose ve Ornithose'dir. Yine tüberküloz, bulaşıcı nezle, kanatlı kolerası, pseudokolera ile kokken ve coli-bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonlar da oldukça önemlidir. Diğer bakteriyel enfeksiyonlara nadiren rastlanır. Bu nedenle bu kitapta onlar dikkate alınmamıştır.
Bakteriler tek hücreli, ışık mikroskobu ile görülebilen, cinsiyetsiz olarak, çapraz bölünme yöntemiyle çoğalan yaratıklardır. Ornithose'ye sebep olan bakteri dışındaki bakteriler laboratuarda suni bir ortamda yetiştirilip çoğaltılabilmektedir.
Bir hastalığın tedavisinde sonuca ulaşmak için, erken teşhis edilmesi koşuluyla, tüm bakteriler kimyasal tedavi (sulfonamide, antibiyotik) ile etki altında bırakılabilir.
Tüm ırk ve cins güvercinlerde, her yaşta en sık rastlanan ve en çok kaybı verdiren enfeksiyon hastalığı, ismini de bu terimden alan Salmonella sınıfı bakteriler tarafından tetiklenir. Burada klinik olarak tespit edilmiş bir hastalık olan Salmonellose ile en son şekliyle hastalık belirtisi göstermeyen Salmonella-Enfeksiyonu ayrı tutulmalıdır.
Hastalık ilk kez Moore (1895) ve Mohler (1904) tarafından Amerika'da güvercinlerin "Paratifosu" olarak tarif edildi. Alman basılı kaynaklarına yazılı olarak ise, askeri posta güvercin birliği Strazburg'ta bu hastalığı teşhis eden Zingle (1914) ile girmiştir. Bu tarihten beri hem veteriner hekimlik alanında, hem de basında güvercin yetiştiricileri için güvercinlerde Salmonella'nın yayılması ile ilgili yazılar yayınlanmaktadır.
Salmonella-Enfeksiyonları tüm dünyada yabani güvercinlerde de olmak üzere cins ve yarış güvercinlerinde ortaya çıkmakta ve büyük kayıplara neden olmaktadır. Son yıllarda güvercin yetiştiriciliğinin bir hobi olarak görülüp yetiştirici sayısının artması nedeniyle, Salmonella-Enfeksiyonu görülme sayısı da bir hayli artmıştır. Evcil güvercinlerde ölüme sebep olmaları dışında, düşük üreme ve uçuş kabiliyetlerinin azalmasına yol açmaktadır. Enfekte olmuş salmalarda sık olarak, uçamayan ve kısır hayvanların ayıklanıp ayrılmaları gerekmektedir. Salmonellose ağırlıklı olarak yavru ve gençleri etkilerken, yetişkin hayvanlarda hastalanabilir.
Tüm hayvan salgını ile ilgili istatistiklerde güvercinler Salmonella-Enfeksiyonu ile ilk sırada olup, incelenen örneğe göre, %5-20 arası bir sayı vermektedir.
Salmonellalar çubuk şeklinde olup, tutacakları olan, genelde bağırsakta rastlanan ve orada birincil ve ikincil iltihaplara neden olan hareketli bakterilerdir. Kan yoluyla tüm vücuda yayılmaları nedeniyle başka organların iltihaplanmasına da neden olabilirler. Salmonellalara ismini, onları keşfeden kişi, Amerikalı veteriner Daniel Salmon vermiştir. Bugün itibariyle 2000 çeşit serotipi mevcuttur. Çoğu tipi hayvan ve insanda da hastalıklara neden olabilir. Sadece bazı türleri belli hayvanları etkileyebilmektedir.
Güvercinlerde rastlanan Salmonella typhimurium, ya da diğer adıyla S. Typhimurium var. Kopenhagen güvercinlerde %95 oranıyla görülen türüdür. Başka türlere nadiren rastlanır. Bu türler münferit hayvanlarda klinik ama kesinlikle salgına dönüşmeyen hastalıklara sebep olabilirler. Birçoğu, güvercinlerin dışkısı ile dışarı atılan bağırsak geçicileridir.
Salmonellalar vücudun dışında ise kirlenmiş, ıslak ve yumurta beyazı içeren maddelerde (Dışkı, kum, toprak, pis su ve yem) bulunurlar ve uygun şartlar olması halinde buralarda çoğalabilirler. Dış dünyada oldukça dirençlidirler, salmada ise daha da fazla.
Salmonellalar sadece hasta güvercinlerle değil, klinik anlamda sağlıklı olan güvercinlerin dışkı ve tükürükleriyle de yayılabilirler. Alıcı hayvanlar tetikleyiciyi çeşitli yöntemlerle bünyelerine katarlar. En önemli yayılma kaynağı dışkı ve salmonellalarca kirlenmiş yem ya da sudur. Bu yöntemle sağlıklı anaç güvercinler salmonellaları yavrularına bulaştırır. Hasta yetişkinler tetikleyiciyi öpüşmeyle eşine ya da kursak yemiyle yavrularına iletir. (Ağız yoluyla enfeksiyon)
Özellikle posta güvercinlerinde, taşıma ya da müzayedelerde olmak üzere, tetikleyici içerikli toz da ise bulaşma solunum yoluyla gerçekleşebilir. (Aerojen enfeksiyon)
Salmonellaları yumurtalıklarında taşıyan erkek güvercin bunları cinsel birleşme esnasında dişiye geçirir. Dişinin yumurtalıklarında tetikleyici olması halinde bunlar, döllenen yumurtaya geçer. Sonuç yumurtada bulunan yavrunun erkenden ölmesidir. Aynı şey, salmonellalı dışkıyla kirlenmiş yumurtaya kabuktan girerek yumurtada bulunan yavruyu enfekte etmesinde de geçerlidir. Bu şekilde yumurtadan çıksalar dahi, anaçlardan verilecek kursak sütü nedeniyle enfekte olup kısa zamanda ölürler. Enfeksiyonu atlatsalar dahi, sağlıklı gibi görünen güvercinlere dönüşürler ve taşıyıcı olduklarından, sürekli salmonella içerikli dışkı bırakır, enfekte olmuş yumurta yapar ve böylece enfeksiyonu daimi olmak üzere salmada tutarlar.
Güvercinler büyük miktarlarda ve defalarca olmak üzere hastalandırıcı (patojen) salmonella aldıkları takdirde hastalanırlar. Oral enfeksiyonlarda tetikleyici sindirim kanalına ve bağırsak duvarına girer. Burada tetikleyiciler o derece çoğalırlar ki, sonuçta bağırsak iltihabına neden olurlar. İçinde tetikleyicilerin muazzam sayıda bulunduğu (1 gram dışkıda 1 milyondan fazla tetikleyici) oldukça dikkat çeken farklı bir dışkı bırakılır. Aynı zamanda bağırsak duvarı salmonella tarafından o kadar inceltilirki, tetikleyiciler buradan karaciğere ve kan yoluyla diğer organlara ulaşır ve böylece hastalık son şeklini almaya başlar. Yavru ve direnci zayıf genç hayvanlarda çoğu zaman ölümle sonuçlanır. Solunum yoluyla meydana gelen enfeksiyonlarda akciğere ulaşan tozun içindeki salmonellalar akciğerde iltihaba neden olur ve kan yoluyla tüm vücuda yayılıp genel bir hastalığa sebep olurlar.
Daha az miktarda salmonella alan hayvanlar bu evreyi atlatsalar dahi, salmonellaların vücudun yumurtalık, testis, beyin ve içkulak gibi zayıf kan dolaşımı olan organlara yerleşmeleri nedeniyle kalıcı hasarlara neden olur, eski performanslarına kavuşamazlar.
Akut vakalarda kuluçka süresi 3-5 gündür. Ancak hastalık gelişiminde farklılıklar (akut, subakut, başlangıç) olması durumunda salmonellaların kuluçka süresi hakkında kesin bir şeyler söylemek zordur.
Salmaların çoğu ile yabani şehir güvercinleri zaten başlangıç aşamasında olmak üzere salmonella ile enfektedir. Salmonella klinik olarak sadece aşırı miktarda salmonella alan veya tekrar enfekte olan genç hayvanlar ile direnci oldukça düşmüş yetişkinlerde ortaya çıkar. Aynı şey, hiç salmonella olmamış ve bunun sonucunda da salmonellaya karşı hiç bir bağışıklık kazanmamış salmalar için de geçerlidir. Bu durumda yavru ve genç hayvanlar ölmüş, yetişkinler ise başlangıç aşamasında salmonella ile enfekte olmuştur.
Damızlık hayvanlarda üreme bozuklukları (düzensiz yumurtlama, dölsüz yada içinde yavru ölmüş yumurta), genç hayvanlarda ise büyüme ve gelişme bozuklukları şüpheli belirtilerdir. Yumurtadan yeni çıkmış yavrularda normalde sarı renkli olan kursak sütü kursak arkasından yeşil-grimsi bir renkte belirir. Kursak sütünün resorpsiyonu gecikir ve kalıntısı birkaç gün sonra bile hala görülmektedir. Yavrular yem almayı reddeder ve 8–14 gün içinde ölür. Genç hayvanlar katılım göstermez, zayıflar, bir kenarda durur, az yem yerler, çok su içerler, tüylerini kabartırlar, ishal olur ve 8–10 haftalıkken ölürler.
Klinik olarak ortaya çıkan salmonellalar ya da diğer bir deyimle salmonella enfeksiyonu şu şekillerde sınıflandırılabilir:
Başlangıç tip, septikemik tip, bağırsak tipi, eklem tipi ve beyin tipi. Ancak bazen bunlar bile kesin olarak tanımlanamaz. Buna ilaveten değişik türleri tek bir yerde de yan yana bulunabilir.
Salma için en büyük tehdidi yeni enfekte olmuş güvercinler oluşturur. Dışarıdan sağlıklı görünün bu güvercinler salmonellaları bağırsaklarında, iç organlarında, eklemlerinde ve üreme organlarında barındırırlar. Virüsler genellikle dışkı ile olmak üzere kursak sütü veya enfekte edilmiş yumurta ile dışarıya çıkar. Burada, özellikle steril salmalarda, sürekli virüslü dışkı bıraktığı fark edilmeyerek enfeksiyonu salmada sabit tutan damızlık dişi güvercinlere dikkat etmek gerekir.
Akut olarak ilerleyen septikemik tipte ise, çoğu ölen, 6 haftadan küçük yavrular hastalanır. Anaçlardan verilen yemi almaz, kusar ve hızla zayıflarlar. Çoğu zaman yuvalıkta pis kokan dışkı bolca bulunur.
Yeme düşmüş yavrular güçsüz, katılımsız, kabarmış tüylerle bir köşede oturur, az yem yer ama çok su içerler. Dışkı yumuşak ve şekilsizdir ve pelte halindedir. Dışkı kahverengi-yeşilimsidir, balgamla kaplıdır ve içerisinde sindirilmemiş taneler bulunmakla birlikte iğrenç kokar. Salmonellaların genel olarak bedene yayılması sonucu ölümden kısa süre öncesinde merkezi sinir sistemi ile ilgili belirtiler görülebilir.
Bağırsak tipine ise her yaşta hayvan yakalanabilir. Çoğu zaman klinik olarak tespit edilebilen bir salmonella tipidir. Bu tipe yakalanan güvercinler subakut'tan kronike varan bir şekilde ölebilirler. Bağırsak enfeksiyonunun belirtilerini gösterirler. Durdurulamayan ishal, pis kokulu yeşilimsi, çok yumuşak ve şekilsiz, balgamlı ve bazen de kanlı dışkı ile kirlenmiş arka ve kuyruk tüyleri belirtilerdendir. Yeşil renkli dışkı salmonella olduğu anlamına gelmez. Başka tarz bağırsak enfeksiyonlarında da görülebilir.
Yeşil renkli dışkı dalak sıvısı ile ilgilidir. Güvercinlerin dalağı olmadığı için, karaciğerde oluşan dalak sürekli olarak onikiparmak bağırsağına boşalır. Bağırsak enfeksiyonuna yakalanmış güvercinler çok az ya da hiç yem yemedikleri için, dalak sindirim işlemi esnasında oluşturulamaz ve böylece dışkı ağırlıklı olarak bağırsak balgamı ya da dalak sıvısından oluşur. Uzun süre yemsiz kalan güvercinlerde düzenli yem alana kadar yeşil renkli bir dışkı (açlık dışkısı) bırakır.
Çoğu zaman kronik olarak ortaya çıkan, ama nadiren ölümcül olan eklem tipi ise güvercinlerde sık görülür. Septikemik ve bağırsak tipini atlatmış olan genç ve yetişkin güvercinlerde (ağırlıklı olarak dişilerde) ortaya çıkar. İltihaplanmış eklem ve sinir uçları başlangıçta hiç fark edilmezler. Sonrasında ise dikkat çekecek kadar büyürler, üzerine bastırınca acı verirler, sıcak ve kapsül şeklinde olup içlerinde eklem sıvısı bulunmaktadır. Çoğu zaman bir tek eklemde bulunurlar. Mağdur güvercinler çok az ya da hiç uçamayacak ya da yürüyemeyecek hale (Bacak / Kanat felci) gelir. Tecrübeye dayalı olarak kanat eklemlerinin bacak eklemlerine nazaran daha çok, ama en çok da dirsek (vakaların %90'ında) ekleminin hastalandığını söyleyebiliriz.
Kanat felcinde güvercin yüksek, sürekli ve düz uçamaz. Kazıklaşmış eklemle ise hiç uçamaz. Felç olan kanat genelde belirgin bir şekilde açık ve yere sarkık olarak sürüklenir. Dış kanat teleklerinin uçları bu nedenle hep kirlidir. Parmak kemiği derisinde ve içinde buğday tanesi – bezelye büyüklüğünde (granül) düğümler bulunur. Bacak felcinde güvercin kazık gibi yürür, topallar ya da hasta bacağın üzerine basamaz hale gelir. Her iki bacakta felç olması durumunda ancak kanatlarını kullanarak hareket edebilir. Salmonella sonucu meydana gelen eklem hastalıklarını tedavi etmek neredeyse imkânsız olduğundan bu tarz hayvanlar bertaraf edilmelidir.
Hastalığın çoğu zaman subakut veya kronik olarak gelişen beyin tipine ise daha nadir rastlanmaktadır. Bu tarzda güvercinler başlarını ve boyunlarını sürekli geriye hareket ettirirler, denge bozuklukları gösterirler, ayakta duramazlar, yan yatarlar ve yürürken düşmekle birlikte diğer merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları görülür. Hayvan hakları nedeniyle öldürülemeseler de, birkaç gün veya birkaç hafta sonra ölürler. Salmonella sonucu kayıp oranı güvercinin yaşı, doğal bağışıklık sistemine ve çevre koşullarına ile vücuttaki salmonella miktarına bağlı olarak farklılık gösterir. Uygun koşullarda yetiştirilmeyen ve düzenli olarak beslenmeyen güvercinlerde bu hastalık salgın halinde ortaya çıkmakta ve yumurtadan yeni çıkan yavrular dâhil tümü ölmektedir. Sayının az olduğu salmalarda ise bu oran %40'ı geçmemektedir.
Sağlıklı bir salma ancak eklem felçli ve beyin tipine yakalanmış tüm hayvanların bertaraf edilmesiyle mümkündür. Bu gibi hayvanlar nadiren iyileşebilmekle birlikte tüm salmanın gelecekte kronik bir salgın nedeniyle hastalanmasına neden olurlar.
Eklem tipi dışındaki tüm hastalık şekillerindeki teşhis tahmine dayalıdır. Kesin teşhis ancak bakteriyolojik bir inceleme ile mümkündür. Deney malzemesi (Dışkı örneği, eklem sıvısı, organ örneği) bu işlem için uygun bir laboratuarda sabit üreme plakalarına sürülür ve 37 derece - 24 saatlik bir üremede salmonella kolonilerinin oluşması beklenir. Daha az miktardaki bakterilerin teşhisi için ise önce örnekler bir sıvının içinde salmonellalar zenginleştirilir. Bilahare bu örnek sabit üreme plakalarına sürülür salmonella kolonilerinin oluşması beklenir. 48 - 72 saat arası süren bu yöntem özellikle dışkı örneklerinin incelenmesinde uygulanır. Canlı güvercinlerde salmonella enfeksiyonları ise dışkı örneği ve eklem sıvısının bakteriyel incelemesi ile tespit edilir. Salmonellalar dışkı yoluyla çoğu zaman sadece küçük miktarlarda vücuttan atılabileceğinden, tek bir güvercinin veya tüm salmanın sağlık durumu hakkında bir şey söyleyebilmek için, dışkı testinin tekrar yapılması gerekebilir.
Salmonella tespiti için yapılacak serolojik kan testi ancak kısıtlı bir tablo ortaya çıkarır. Burada ancak pozitif bir tespit kanıt iken, negatif bir sonuç hayvanda salmonella bulunmadığı anlamına gelmez. Özellikle taşıyıcılar nadir olmayan seronegatif reaksiyonlar gösterirler. Diğer yandan serolojik olarak pozitif olan bir hayvanın tedavisi başarılı olarak tamamlanmasına rağmen, dolaşım sisteminde hala serolojik olan anti-maddeler bulunabilir. Burada serolojik olarak pozitif olan bir test sonucu hayvana bir kere salmonella bulaşmış olduğuna işarettir.
Salmonella bulunabileceğinin işareti olabilecek klinik belirtilerin tespiti yada patolojik değişimlerin ispatında salmonella ile birlikte sık sık karma enfeksiyonlar olarak ortaya çıkabilecek olan bir çok diğer hastalık göz ardı edilmemelidir.
Bağırsak parazitleri, iç organlarda trichomoniasis, ornithose, zehirlenme ve bozulmuş yem, bakteriyel eklem iltihapları, yaralanma ve kemik kırılmaları, güvercin çiçeği ve güvercinlerde paramyxovirüs enfeksiyonu önem arz eder.
Günümüzde salmonellanın tedavisinde ağırlık noktasını reçete ile satılan ve sadece yetkili bir veteriner ya da eczane verilebilecek antibiotik ve kemoterapik ilaçlar oluşturur. Antibiyotik döneminin başlangıcında sık sık kullanılan, güvercinlerde pek uygulanamayan ve ölümlere neden olan, Streptomycin ve benzerleri günümüzde artık kullanılmamalıdır. Onun yerine daha etkili maddelerle değiştirilmiştir.
Uzun yıllar kontrolsüz olarak kullanılan antibiyotik ve kemoterapiklerin bazı maddelere karşı direnç oluşturmuş olduğundan, salmonellaların laboratuarda izolasyonu sonrasında önce bir antibiyogram oluşturulmalıdır. Bu şekilde veteriner 24 saat içinde ilgili antibiyotiği oluşturabilir.
Salmonella ile enfekte olmuş müstakil hayvanlar, özellikle enfeksiyon başlangıç aşamasındayken, yada salmalara bu antibiyotik içme suyu vasıtasıyla yada enjeksiyon yoluyla verilebilir. Ağız yoluyla verilen antibiyotikte organlarda ve dokularda yeterli kan oranı her zaman sağlanamazken, enjeksiyon yöntemiyle verilen antibiyotik ile bağırsak duvarına salmonellaları tümüyle yok edecek etken madde neredeyse hiç ulaşamaz.
Bu nedenle birçok araştırmacı tarafından kombine, yani hem oral, hem de parenteral tedavi tercih edilmektedir. İçme suyu vasıtasıyla oral tedavide özellikle tetracyclinler (Oxtetracyclin, chlortetracyclin), chloramphenicol ve furazolidon kullanılır. Bu maddelerin tümümün bakteriyostatik (bakteri sabitleyici) oldukları ama bakterisid (bakteri öldürücü) olmadıkları için sadece üreme aşamasında olan ve durağan hale gelmemiş bakterileri etkileyebilirler. Bunu yanı sıra güvercin organizması, zarar gören salmonellaları bağışıklık sistemi vasıtasıyla etkisiz hale getirecek durumda olmalıdır.
Bu nedenle tamamen hastalanmış güvercinler salmanın tedavisine başlamadan önce öldürülmelidir. En az 14 günlük bir tedavi süreci uygulanmalıdır. Hayvanlar klinik olarak sağlıklı görünmeye başlasalar dahi, salmonella taşıyıcısı olabileceklerinden, tedavi kesilmemelidir.
Tetracyclin ve chloramphenicol dozajı 100 mg etken madde/kg vücut ağırlığıdır. Burada etken madde ilaç değildir! Zayıf dozajlama başlangıçta terapik olarak başarı gösterse de, çoğu zaman hastalığın tekrar baş göstermesine neden olur. Enjeksiyon tedavisinde genellikle uzun süreli tetracycline, özellikle de kaslara 5 gün ve yak. 60 - 70 mg etken madde/kg vücut ağırlıklı etken madde enjekte edilen doxycyclin kullanılır.
Eklem iltihaplarında ise genellikle değişime uğrayan ekleme enjekte edilen antibiyotik tavsiye edilir. Eğer salmonellalar ekleme "L-biçiminde" yerleşmiş ve terapik olarak etkilenmemişlerse, bu yöntemin başarısızlığa uğrayabileceği hesaba katılmalıdır. Her ne kadar tüm önlemler alınmış olup, eklem salmonellardan tamamen temizlenmiş ise de, eklemin kilitlenerek tedavi edilen hayvanın topallamasına veya uçamamasına sebep olabilir.
Bugünlerde içme suyu vasıtasıyla 5 - 10 gün süre ve 10 mg etken madde/kg vücut ağırlığı enrofloxacin (baytril) ile başarı sağlanmaktadır. Bu etken madde, antagonik etkileri nedeniyle, chloramphenicol ile birlikte kullanılmamalıdır.
Antibiyotik ve kemoterapinin birlikte uygulanması sonrasında, hayvanın kesilip yenilebilmesi için gerekli olan bekleme süresine, İlaç Yasası gereği uyulmalıdır.
Tedavide başarı sadece kullanılan ilaçların etkisinin yanı sıra, güvercinlerin nasıl bakıldığı ve yemlendiğine bağlıdır. Olası bir solucan mevcudiyeti ortadan kaldırılmalıdır. Tedavi esnasında ve sonrasında uygun multivitaminler kullanılarak ilaçların "vitamin yok edici" özelliği dengelenebilmekte ve güvercinlerin direnci yükseltilebilmektedir.
Kemoterapinin yanı sıra, salmonellaya karşı koruyucu bir aşı uygulayarak direnci arttırmaya çalışmayla ilgili deneyler yapılmıştır. İlk yıllarda kullanılan etken maddelerin etkisi az iken, günümüzde klinik olarak hastalanmış güvercinlerde kullanılan etken maddeler çok daha etkilidir. Aşı, etken madde üreticisinin talimatlarına uyarak, subkutan enjeksiyon ile gerçekleşir. İçme suyu vasıtasıyla uygulamanın pek yararı olmadığı anlaşılmıştır. Aşı ile salmonellaların vücutta üremesi ve dışkı yoluyla vücuttan atılması tamamen durdurulamadığından, aşının mücadele önlemlerinde sadece küçük bir etkisi vardır diyebiliriz. Yeniden bulaşmanın gerçekleşmemesi için tedavi sırasında ve sonrasında düzenli olarak temizlik ve dezenfeksiyon yapılmalıdır. Ayrıca tedavi sonrasında haftalık aralarla dışkı örnekleri alınarak en az 3 kez bakteriyel olarak kontrol edilmelidir. Tedavi sonrası ile ilk dışkı kontrolünün arasında en az 5 gün zaman olmalıdır. Ancak bu 3 kontrol sonrasında salmonella tespit edilmemiş ise, salmada salmonella yoktur diyebiliriz.
Dışkı örneklerinde salmonellaya rastlandığı takdirde, taşıyıcıları tespit etmek ve gerektiğinde bertaraf etmek veya tedaviye tekrar başlamak amacıyla, bu salmadan değişik hayvanlardan ayrı ayrı birer örnek alınmalıdır. Salmonellalar, verilen antibiyotiğe karşı direnç kazanmış olmaları ihtimaline karşın laboratuar ortamında izole edilirler ve gerektiğinde yeni bir antibiyotik hazırlanır.
Güvercinlerde salmonella enfeksiyonlarının yayılmaması için genel olarak alınan önlemlerin yanında şunlara da dikkat etmek gerekir:
Periyodik olarak en az yılda bir kez salmadan alınan dışkı örneklerinin laboratuar ortamında incelenmesi veya hastalık şüphesi durumunda ölen ya da hastalanan hayvanların bir veteriner kliniğine gönderilmesi.
Salmonellanın kesinleşmesi halinde, salmanın kemoterapik tedavisine başlamadan önce zayıflamış ve tedavi imkânsız hale gelmiş hayvanlar öldürülmelidir.
Hastalığın salgın halinde ortaya çıkması durumunda, tüm hayvanları bertaraf edip, sonrasında salmayı iyice temizleyip dezenfekte ettikten sonra, yeni güvercinlerle başlamak en iyisidir. Tabi ki bu, doğal olarak, nadir ırklar ve değerli güvercinler için geçerli değildir. Salmonellalar çoğu zaman dışarıdan geldiğinden, güvercinlerin başka güvercinlerle ve diğer kuşlarla teması olmaması gerekir. Salmonella taşıyıcısı olmaları ve dışkılaması nedeniyle kemirgenlerle (fare, sıçan) de mücadele büyük önem taşır.
Satın alınan güvercinler önce ayrı tutulmalıdır. Üç haftalık bir gözlemden ve 2 dışkı kontrolünden sonra salmaya bırakılabilirler. Yakalanan güvercinler de kesinlikle salmaya sokulmamalı, aynı işlem yapılmalıdır. Mümkünse ayağındaki künyede bilgileri bulunan sahibine geri verilmelidirler.
Ufuk Alagöz
İletişim Gizlilik Politikası
Copyright © 2005 Erenet.NET
Güvercinler Sitesi Sayfa Tasarım ve Programlama: Erenet.info